Eğitim Sen üniversiteler için rapor hazırladı

Eğitim Sen üniversiteler için rapor hazırladı

Eğitim Sen özgür üniversite istiyorŞANLIURFA-BEKİR ŞAHİN; Eğitim Sen Urfa Şube Başkanı İsmail Tutal, Türkiye’nin siyasi ve ekonomik atmosferi emekçilerin her geçen gün daha zor nefes almasına yol açarken,“Bir taraftan daha da derinleşeceği söylenen ekonomik kriz, diğer taraftan temel hak ve özgürlükleri ağır biçimde tahrip eden siyasal bir rejim karşımızda. Haliyle gündelik yaşamlarımız sorunlarla adeta abluka altına alınmış durumda” dedi. Başkan Tutal, OHAL ile hukukun üstünlüğü ilkesinin ortadan kaldırılması, rektörlerin doğrudan Cumhurbaşkanına karşı sorumluluk taşıması ve aşırı yetkilerle donatılması, üniversitelerin toplumla olan bağının koparılarak birer kapalı kutuya dönüştürüldüklerini kaydetti. Tutal OHAL sürecine de dikkat çekti.Urfa Eğitim Sen Yürütme Kurulu adına açıklama yapan şube başkanı İsmail Tutal genel merkezin OHAL sonrası Türkiye'de Üniversitelere ilişkin hazırladığı raporu kamuoyu ile paylaştı. 15 Temmuz'un hemen ardından 20 Temmuz 2016’da ilan edilen OHAL 20 Temmuz 2018 tarihinde kaldırıldığı, 730 gün boyunca çıkarılan 32 KHK ile yaklaşık 126.000 kamu görevlisi mesleğinden ihraç edilirken, çok sayıda dernek, vakıf, basın yayın kuruluşu kapatıldığını ifade eden Eğitim Sen Urfa Şube Başkanı İsmail Tutal, “Bu dönem süresince hakkında işlem yapılan kişi sayısının 446.000 civarında olduğu ifade edildi. Şirketlere kayyum atanması yoluyla büyük miktarlardaki mal varlığına el konulması ile özellikle devlet kurumlarında işletilen “isimsiz ihbar” mekanizmaları ile en temel hak ve özgürlüklerin ayaklar altına alındığı bir dönemdi. OHAL KHK’larında OHAL sebepleri ile ilgili olsun ya da olmasın çok çeşitli düzenlemeler kendisine yer buldu, kamudan ihraçlardan, kurumların yönetim biçimlerinin değişimine, çeşitli üst düzey atamalardan, kış lastiği kullanım zorunluluğuna kadar geniş yelpazedeki yasal düzenlemeler hayatımıza girdi. Elbette bu düzenlemelerden bir kısmı yaşanan fiili durumun kağıt üzerine geçirilmesinden ibaretti” dedi.OHAL Üniversitelerdeki Dönüşüm İçin İyi Bir Fırsattı! 12 Eylül darbesi sonunda kurulan YÖK ün 2011 Mart'ındaki “Yükseköğretimin yeniden yapılandırılmasına dair açıklamasının ardından Kasım 2012 ve hemen ardından Ocak 2013’de gelen yasa taslağı önerileri bu kavramları içeriyor olsa da bir türlü beklenen yasa çıkarılamadığını belirten Tutal, raporda şu görüşlere dikkat çekti;OHAL DEYİNCE AKLA KHK LAR GELİYOR OHAL denince akla hemen KHK’ların gelmesi boşuna değildir. Zaten işlemeyen meclis mekanizmasını tamamıyla askıya alan ve istisnai durumlarda kullanılması gereken KHK’lar iki yıl gibi uzun denebilecek bir sürede AKP tarafından sıkça kullanıldı. Ve elbette KHK deyince de akla hemen ihraçların gelmesi de boşuna değildir. Tüm kamu kesiminden olduğu gibi üniversitelerden de söz konusu cemaat ile ilişkisi olmayan insanlar da ihraç edildi. Muhalif kesimlerin uzaklaştırılması büyük ölçüde gerçekleştirildi. Üniversitedeki muhalif kesimin ihraçlarının çoğunluğunu Barış için akademisyenler oluşturuyor.Üniversiteler insan, toplum, doğa yararına bilimsel bilgi üretmek, hakikati aramak ve üretilen bilgiyi toplumla paylaşmak gibi varlık nedenlerinden çok uzaklaştırılmış durumda. Çalışma yaşamının en ağır sorunları, en yıkıcı hak ihlalleri üniversitelerde yaşanır oldu.Bunun en önemli nedenleri arasında, YÖK’ün kuruluş felsefesini aradan geçen otuz yedi yıl sonra en yıkıcı biçimde sürdürüyor olması, OHAL ile hukukun üstünlüğü ilkesinin ortadan kaldırılması, rektörlerin doğrudan Cumhurbaşkanına karşı sorumluluk taşıması ve aşırı yetkilerle donatılması, üniversitelerin toplumla olan bağının koparılarak birer kapalı kutuya dönüştürülmesi olduğu ifade edilebilir. Haliyle, ne işten atılma ve kadro bulamama tehdidi altındaki araştırma görevlilerinin, ne değişen kriterlerle akademik emeği heba edilen doçent adaylarının, ne görmezden gelinen idari ve teknik personelin, ne de öğrencilerin sesi duyulmakta, talepleri görünür olmakta. Ancak sendikamız Yükseköğretim Bürosu, “kaydediyoruz” başlığıyla bir kampanya başlattı. Bu kampanya ile yükseköğretimde yaşanan hak ihlallerini ve ihlallerin faillerini kaydedip, ifşa edeceğimiz bir süreci başlatıyoruz. Skandallar, ihlaller ve bunların sorumluları unutulmasın istiyoruz. Devran dönene, adalet yerini bulana kadar peşlerini bırakmayacağımızı bilsinler istiyoruz. Haksız ve hukuksuz her işlemin altına imza atarken Eğitim Sen’i hatırlasınlar istiyoruz. Bu nedenle, üniversitede norm kadro uygulaması yaşam bulmuşken, güvenlik soruşturması gibi keyfi ve hukuksuz bir uygulama çalışma yaşamında var olabilmenin temel kriteri haline getirilirken, bilimsel ve akademik faaliyetler mercek altına alınıp sadece makbul görülen bilgi üretimine izin verilirken üyelerimizin bir arada durmasını, ortak tutum geliştirmesini hayati önemde görüyoruz. Özgür bir üniversite mücadelesini daha güçlü örgütleyebiliriz.”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yerel Haberleri