30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 95.yıldönümünü önümüzdeki günlerde kutlayacağız. Yıllardan beri tüm halk olarak coşku içinde kutladığımız bayramların kutlamalarına iktidar tarafından kısıtlamalar getirilse de vatandaş bayramına sahip çıkıyor. Kendine solcuyum diyen ya da muhafazakâr aydın geçinen bazıları Kurtuluş Savaşımızı küçümserler. O yıllarda hiç yenilmez bilinen üzerinde güneş batmayan imparatorluk denen Birleşik Krallık, Fransa ile birlikte esas yürütücüsü durumundaydı. Çanakkale’de 1915’de yedikleri tokadı bir kez daha Kurtuluş Savaşımızda yiyince tüm dünyada prestijleri sıfırladı. Bu açıdan Mustafa Kemal Atatürk, önderliğinde verdiğimiz Kurtuluş Savaşımız dünyanın tüm mazlum uluslarına örnek olmuştur. Hindistan’ın ulusal kahramanı Gandi şöyle Kurtuluş Savaşımız zafere ulaşınca şöyle der: “Haydi beni bir daha tutuklayın İngilizler! Ama görüldü ki tutuklama ve öldürmeyle iş bitmiyor! İşte Türkler, kendi cenaze merasimi için hazırlanan tabutlarını, sahiplerinin başlarına geçirdiler!”Kurtuluş Savaşımız, tüm halkımızın katıldığı bir savaştır. Mezhep, etnik köken ayrımı olmadan tüm halk Kuvayı-Milliye etrafında birleşerek yedi düvele karşı kahramanca savaşmıştır. Kurtuluş Savaşımızın en kanlı geçtiği bölgelerden birisi de şüphesiz Gaziantep’tir. Kurtuluş Savaşımızda bir yandan emperyalist çapulcular ile çarpışırken onlarla işbirliği yapan Ortaçağcı Saltanata karşı da büyük bir mücadele verilmiş, savaşın sonunda saltanata son verilmiştir.30 Ağustos zaferi, arkasından Lozan antlaşmamasıyla Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu tamamlanmıştı. Hem Kurtuluş savaşı hem de Lozan Barışında en yakın destekçimiz Sovyetler Birliğiydi. 1933’te Cumhuriyet’in Onuncu yıl kutlamalarında Ankara’da yalnızca Sovyetler Birliği ve Afganistan’ın büyük elçilikleri vardı. Diğer emperyalist ülkeler acaba Türkiye’deki bu ileriye doğru olan gidişi geriye doğru çevirebilirmiyizi hayal ediyorlardı. İlk onyılda Sovyetlerin de yardımlarıyla ileriye doğru ekonomik atılım yapılıyordu. Halkın aydınlanması için halkevleri açılıyor, millet mektepleri kuruluyordu. Daha sonra Köy Enstitüleri hayata geçirildi. ABD emperyalizminin desteklediği gericiler, Köy Enstitüleri hakkında her türlü iftirayı attılar. Aslında bir ağanın dediği gibi “bu köy çocukları okursa biz nasıl maraba bulacağız” sözü bu aydınlanma kurumlarının kapatılmasının nedenini çok güzel ortaya koymaktadır.Günümüzde AB-D emperyalizmi bölgemizi 100 yıl öncesine döndürmek, hakları birbirine düşürmek için her şeyi yapıyor. Bölgemizde AB-D emperyalizminin Yugoslavya, Irak, Libya ve Suriye’ye yaptığı saldırılar ve çıkardığı savaşlar sonunda milyonlarca insan hayatını kaybetti. Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde yapılan saldırırların hedefinde ülkemiz de var. Bu nedenle bugün her zamankinden daha çok 30 Ağustos 1922’de kazandığımız Büyük Zaferi anlamalıyız. Günümüzün gerçekliğinde, bölgemizi hallaç pamuğu gibi attı AB-D emperyalistleri yokmuş gibi hiç kimse davranamaz. Bu şekilde davrananlar bu emperyalistler ile işbirliği yapmış olur. 30 Ağustos Zafer Bayramımız Kutlu Olsun.. ercankosmanoglu@hotmail.com
Zafer Bayramı…
.