Yaşasın Yalanistan!

.

Yaşasın Yalanistan!

Nazım Alpman / yazdı

 

İlk bakışta inanılması zor geliyor olabilir. Ama inanın lütfen çünkü yalan söylüyorum:

Çok iyi durumdayız!

Hakkımızın da teslim edilmesi gerekiyor. Bu alanın en iyisiyiz. Bu işte bizim elimize su dökecek kimse yoktur. Yakın çevremizde olanlar da, uzak ara gerimizden koşanlar da aynı yerde birleşiyorlar:

Şahane yalanlar söylüyorsunuz!

Gerçekten de böyle…

Hayatın acı gerçeklerini başkalarına bırakıyoruz. Ulaşılması mümkün olmayan hedeflerin yarım adımlık mesafede durduğunu çok inandırıcı biçimde anlatıyoruz.

Allah sizi inandırsın, inanıyorlar. Biz de inanıyoruz. İnanmışız bir kere, inançlıyız ve asla vazgeçmeyiz:

Yalanın etki gücü her şeyin üzerindedir!

Bazı kötü düşünceliler diyorlar ki:

Yalancının mumu yassıya kadar yanar! 

Bu çok yanlış bir atasözüdür. Eskiden belki doğru olabilirdi. (Ama “doğru” bizim ilgi alanımıza girmiyor.) İnandırıcı yalanlar için mum iyi bir seçim değil. Mum ışığında yalan söylerseniz size kimse inanmaz. Uzun süreli ve kalıcı yalanlar için güç kaynaklarını da doğru seçmek lazım.  Yaşadığımız çağın teknolojisi ve doğal kaynakları üzerinden ilerleyebilmeli… Anlatayım size:

En görkemli yalanlarınızı en gösterişli törenlerde söyleyin!

Alkışların coşkusu o kadar etkileyicidir ki, kendi yalanınıza siz bile inanırsınız! Bunun bir sakıncası yok. Sadece size özgüven sağlar. Daha nitelikli yalanlar söylerken karşınızdaki saf ve temiz yüzlü insanların gözlerindeki çaresizliğe acıyarak yoldan çıkmanıza engel olur:

Yalancının merhameti onun en büyük zaafı olabilir!

Yalancının sırtına yüklenebilecek en ağır yük, merhamettir! Üst düzey bir yalancının “acıma” hislerinden arınması şarttır. Yoksa sıradan bir yalancı haline gelerek sık sık dil sürçmeleri yaşayarak doğru sözler ağzından kaçar.

Bizim yalanlarımızın ucu bucağı yok. Geçenlerde çok büyük yatırım hamlesinin açılış töreninin kapanış aşamasında söylediğimiz bir yalan, taa Yokistan’a kadar gitti. Bu yalanımızı takdir etmek için geniş bir delegasyonla bize geldiler ve hiç aklımızda olmayan bir teklifte bulundular:

Gelin bizim memlekette yatırım yapın. Kokmayın sizi kimse bulamaz. Malumunuz biz Yokistan’ız!

Onları çok sevdik. Acaba din kardeşi olabilir miyiz? Dedik demesine ama Yokistan da din yokmuş. Sonra gözlerimizin içine bakarak çok iyi bildiğimiz bir şeyi söylediler:

Yalanın dini imanı olmaz! Tıpkı paranın olmadığı gibi..!

Biz de bu konuları ulu orta yerlerde konuşmanın yanlış olduğunu söyledik:

Yalan, yanlışı sevmez!

Uzun etmeyeyim Yokistan’da yalandan bir dış temsilcilik açmaya karar verdik. Bütçesi hazır olunca düğmeye basacağız. Tek harekette paralar Yokistan’da olacak!

Şimdi soruyorsunuz “Siz kimsiniz, ülkeniz neresi?” diye. Yalan-dolanla epey zamanınızı aldım. Biz yeni tarz bir hareketiz. Üzerinde güneş batmayan,  yeryüzü cenneti olarak kabul edilen bir ülkemiz var. Yalanlarımızla onu her daim geliştiriyoruz. Onun ilkelerini belirliyoruz. Şimdi ayağa kalkın ve –yalandan da olsa- saygı duyun:

Yaşasın Yalanistan!  (Birgün)

 

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri