UMUT FAKİRİN EKMEĞİ, ZENGİNİN PASTASI
Nasıl bir boşluk bu, su gibi tatsız kokusuz sessiz ama katran karası kalplerin, meydanın kirini, pasını, hatta musalla taşındakinin hem bedenini, hem ruhunu temizleyen ölüm sessizliğine benzeyen bir boşluk.
Yeni tanışılan sonsuza dek unutamayacağın bir acı, ömür boyu tadı damağından gitmeyecek kekremsi bir tat.
Bu döngüye alışıyorsun, kimi savaşarak, kimi sevişerek, kimi gözyaşlarıyla kimisi de kabullenişle. Ayak uydurmazsan yaka paça sürükleyerek götüren zamana en çok yenildiğimiz günlerdeyiz.
Sayısızca insan ölümlerinin normalleştiği, ölene yas tutmayı unutturup kendi canının derdine düştüğü şu günlerde; insanımız, insanlık sınavından geçiyor.
Şahit olduğumuz virüs belası zengin, fakir, dil, din, ırk ayırt etmeyip “sözüm parama geçer” cümlelerini bile tozlu raflara kaldıran sinsi bir canavar.
Ölüm korkusu iliklerimize kadar işlediğinden can havliyle;
Saçmalayanlar,
Keş kelerini yanlış doğru demeden hayata geçirmeye uğraşanlar,
Onursuzca yakışı kalmayan hareketlerde bulunanlar,
Asla yapmam dediği şeylere boğulanlar
Hayallerine körü körüne gidenler
Boşverenler
Tırlatanlar
Şüphe, Paranoya, aksiye tenin zirveleri gördüğü
Sakinleştiricilerle ayakta duranlar
Fırsata çevirenler,
Arşızlaşanlar derken, nasıl desem sandıklara sarıp sarmaladığımız naftalin kokulu hayallerimiz şu sıralar yağmurdan sonraki toprak renginde, balçık içinde…
Umut artık; fakirin ekmeği, zenginin pastası oluverdi.
Ama Benim Hala Umudum Var.. www.yenicizgihaber.com YENİ ÇİZGİ