Üç Tarz-ı Siyaset
Üç Tarz-ı Siyaset, Yusuf Akçura'nın 1904'te Kahire'de Türk adlı gazetede kaleme aldığı makale. Daha sonra kitap olarak basılmıştır. Akçura, Osmanlı Devletinin temel devlet politikası olarak Osmancılık, İslamcılık, Türkçülük olmak üzere üç siyaseti kıyaslayarak incelemiştir.
Yusuf Akçura; yirminci yüzyıl başlarında düşünce hayatımızda büyük bir ivme kazanan ve hem siyâset hem de kültür hayatımızda açık bir şekilde meyvelerini gördüğümüz Türkçülüğün akla gelen en önemli simalarındandır. Hatta birçok araştırmacı Yusuf Akçura’yı Türkçülüğün babası; üzerinden bir asırdan fazla zaman geçen, Türk gazetesinde yayınlanmış makalesi “Üç Tarz-ı Siyâset”i de Türkçülüğün manifestosu olarak kabul etmişlerdir. Akçura, bu önemli makalesinde dönemin üç önemli siyâsî akımı olan Osmanlıcılık, İslamcılık ve Türkçülüğü ele almış ve bu akımların müspet ve menfi yanlarını, ayrıca hangi nispette tatbik edilebilir olduklarını mevcut örnekler üzerinden tartışmıştır.
Bir imparatorluğun son devirlerine şahit olmak. Şartları anlamak, süzgeçten geçirmek ve ideolojileri tartmak. Türkün ve yüce devletinin kurtuluşuna çare aramak..
İlk olarak Osmanlıcılık: Osmanlı'da yüzyıllar boyu bir arada yaşayan, Türk, Müslüman ve gayrimüslimlerin ortak bir ülküsü olmaması onları bir arada olmaya engel önemli sebebtir. Ve bu tek millet olabilme ihtimalini ortadan kaldırmıştır.
İkincisi ise İslamcılık: Osmanlı'yı ayağa kaldıracak ikinci siyaset olarak belirlediği kimliktir. Burada izah edilen dünyadaki tüm Müslümanların bir araya getirilerek İslam Birliği oluşturulması fikri ve eylemidir. Ancak böyle bir durumda Halifelik gibi bir makamın su istimal edilmesi, birden çok kişinin kendini halife ilan etme ihtimali, emperyal ülke boyunduruğu altındaki Müslümanların, bu ülkelere karşı başkaldıracak durumlarının olmaması, Asya ve Afrika'daki Müslümanların bir araya gelememesi gibi nedenler bu fikri hayalden öteye götürememiştir.
Üçüncü ve sonuncusu Türkçülük: Bu fikrin gelecekte uygulanacak olmasından öte, uygulama alanına sınırlama yapılması başarıya ulaşmada daha etkilidir. Mustafa Kemal Paşa’nın Türkçülük fikrinin sınırlarını Anadolu olarak belirlemesi, diğer
Türkçülerin hayal ettiği ve gerçekleştirmeye çalıştığı sınır ötesi uygulamaya göre, başarılı olmasında en önemli faktördür. Çünkü milli mücadele verilen kurtuluş savaşı ve sonrası akabinde kurulan Cumhuriyet bunun en önemli ispatıdır.
Şimdi bugünün siyaseti nedir, amacı nedir kısaca Tarz-ı Siyasetimiz nedir? Bir çıkış yolu var mıdır? Türkleşiyor muyuz, Araplaşıyor muyuz, öksüzleşiyor muyuz yoksa köksüzleşiyor muyuz?
Yusuf Akçura'nın bu sözleri günümüz idarecilerine umarım örnek olur.
Bir taraftan biz, yani okumuş tabaka, halk arasında malumat toplayarak, elimizden gelen hizmette bulunurduk; diğer taraftan halk bizim aramıza girip malûmat verir ve dertlerini, dileklerini anlatırdı. Böylece çalışan halk ile, halk için çalışanlar arasında, dostluk, kardeşlik bağları bağlanırdı; hep birden milletimizin kurtulmasına, yükselmesine uğraşır olurduk.” www.yenicizgihaber.com YENİ ÇİZGİ