Üç kez salla

.

 İktidar hırsı, eldekini kaybetmeme telaşı, koltuk ve makam sevdası aklın önüne geçti. Her gece her kanalda hep aynı on, on beş kişinin aynı şeyleri yüzüncü kez tekrar ediyor olmaları bu ülkede neden en çok evlilik programlarının seyredildiğinin kanıtı. Devletliler tıpkı reklamlarda olduğu gibi her gece bize “İzle, izle..” diye madalyon sallıyor. “En iyi tartışmacı kavga eden tartışmacıdır, iyi reyting getirir” mantığıyla ne kadar kavgacı, bağırıp çağıran adam varsa her gece, gündüz kanallarda. Aynı adamlar bir o kanalda bir bu kanalda. Tartışmayı idare eden de çeliğin suyunu iyi veriyor. Geri çekilip horoz dövüşünü izliyor. Kanatlar fazla yolununca araya giriyor, sonra geri çekiliyor. Ömürleri, geceleri oturumlarda geçen taraftar kılıklı (kartal taraftarı ile alakası olmayan) üç, beş akademisyenin, rektörlerin gündüz ne yaptıklarını, öğrencilerine neler anlattıklarını, onları dünyaya nasıl hazırladıklarını merak ediyorum doğrusu. Televizyonlar böyle de sermaye arasında paylaşılmış basın farklı mı? Hep örnek verdikleri ABD’de basının, sokaktaki insanın, sanatçıların, ödül töreni sunucularının Başkanları Trump için söylediklerinin, yazdıklarının onda biri bizde yapılsa başına kim bilir neler gelir? Neler gelmez ki. Önce parmak sallanır, sonra durumun ağırlığına göre vergi, borç, ceza gibi işler devreye girer, o da işe yaramazsa kendi kendisini (?) görevlendiren birileri döner bıçaklarıyla duruma el koymaya girişir. Şimdi gündem “Karargah rahatsız” haberi. Neymiş, Genel Kurmay Başkanı’na haksız eleştiriler yapılıyormuş. Karargaha gelene kadar esas üniversiteler rahatsız. İçleri boşaltıldı. İradeleri ellerinden alındı. Başlarına atanan yöneticilerle, “Sana ne yöneticiden, sen çalışmana bak. Yoksa torba kararnameye girersin” tehdidi ile hayatlarını idare etmeye, bilim üretmeye, her şeye rağmen iyi öğrenciler yetiştirmeye çalışıyorlar. Sınırları tepedekiler tarafından çizilmiş konularda bir şeyler söylemeye, yazmaya çalışıyorlar. Son örnek Ege Üniversitesi. Askeri darbe girişiminden 4 gün önce rektör seçimleri yapıldı. Üniversitenin milli iradesi(?) Yeşim Kirazlı’ya 382 oy verdi. Ardından Kamil Kumanlıoğlu 315, Nadide Kazancı 246 oy aldı. Cüneyt Hoşcoşkun 232 oyla ancak dördüncü olabildi. İlk altı YÖK’e gitti. YÖK’ün milli iradesi dördüncü Hoşcoşkun’u ilk üçe soktu. Sonra tepedeki irade seçimlerden dördüncü çıkan adayı birinci yaptı ve rektör atadı. Koca üniversitenin kocaman hocaları oylarının boşa gittiğinin verdiği ruh hali ile “Çalışmaya” devam ettiler. Ama sonrası daha ilginç. Daha altı ay geçmeden üniversitenin seçmediği ama buna rağmen atanan rektör görevden alındı. Muhtemelen yerine ya yardımcısı, ya seçimlerde biraz da olsa oy almış birinin atanacağı düşünülürken, Hoşcoşkun’u dördüncü sıradan alıp ilk üçe sokan ve seçilmesini sağlayan kararda imzası bulunan YÖK üyesi Dedeoğlu rektör atandı. Hey milli irade, geldiysen 3 defa ses ver, fincanı salla. 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri