Küçük bir grubun ağaçları koruma mücadelesi ile başladı. Önemsendi, ciddiye alındı ve tıpkı çağdaş ülkeler gibi insanlar, kitleler sahip çıktı.Büyüdü, dalga dalga yayıldı ve günlerce sürdü.Katılan, destekleyen insanların direnci, inancı hiç unutulmayacak.Üçüncü yılını doldurdu Gezi Parkı eylemleri.Ülkenin hafızasına kazındı, cumhuriyet tarihimizde yerini aldı.Tomalar, biber gazları, tazyikli sular.Gaz fişeği ile öldürülenler, döve döve öldürülenler, alnının ortasına sıkılarak öldürülenler, gözünü kaybedenler.2013 Gezi Parkı eylemlerinden hafızalarda kalan olumsuz yanlar.Kimine göre yalnızca ağaçları koruma değil, daha fazla özgürlük ve demokrasi mücadelesiydi.Kimine göre ise başkaldırma, dış güçlerin, faiz lobisinin oyunu ve çapulculuk bu yaşananlar.Aslında buralara yapılmak istenenlerle, ağaçların korunması arasındaki görüş ayrılığında gelinen nokta, bambaşka yerlere gitti.Görüş ayrılığı kavgaya dönüştü. Kavga artık yaşam biçimlerinin korunması ya da dayatılması üzerinden yaşanıyor.İşte bu yüzden daha fazla özgürlük ve demokrasi talepleri, bu noktada Gezi Parkı'nda haykırışa dönüştü.Üç yıl sonra yine Taksim Meydanı ve hemen yanındaki Gezi Park yine şimdiki hali ve buralara yapılmak istenenlerle tekrar gündeme taşındı.Üç yıl sonra devreye sokulacak proje ile buralara yapılmak istenilenler bize anlatılırken, yine tarihi koruma ve beraberinde yaşam biçimi vurgusu yapılıyor.Geçen sefer yani 2013 de yapılamayanlar için cesaretle adım atılmalı diye de yerel yöneticilere uyarılar ‘parmakla‘ gösteriliyor.Yaşam biçimi, farklılıklar, görüş ayrılıkları her toplumda mutlaka yer alan sosyolojik olgulardır.Toplum yaşamını zorlaştırabilir ama tıkamamalıdır.Bunun da anahtarı demokrasi, özgürlükler ve sağlıklı işleyen bir hukuk düzenidir. Toplumsal barışın güvencesi bu değerlerdir.Bu gün gelinen noktada yeniden gündeme getirilen Gezi Parkı Ve Taksim Meydanı düzenlemelerinde amaç, yaşam biçimi dayatması ile zaten kutuplaşan, ayrışan toplumu daha da gererek iktidarı sağlamlaştırmak ve çok uzun yıllara yaymaktır.Bu yüzden, evet bu yüzden mesele "üç –beş ağaç" değil, özgürlük, demokrasi ve barış meselesidir.
ÜÇ BEŞ AĞAÇ MESELESİ
.