Son bir hafta içerisindeki gelişmeler oldukça çarpıcı...Türkiye ile ilgili olarak hem içeride hem dışarıda görülmemiş gelişmeler yaşanıyor.Anlayacağınız Türkiye hızla ‘ilerliyor.’Tecavüzcülere afla yapılmak istenen yeni hamle şimdilik engellenmiş olsa da iktidardakiler dünyaya parmak ısırtan işlere imza atma arzularına gem vuramıyorlar.Felsefelerine uygun bir yönetim için gemi azıya almış durumdalar.Türkiye’nin nereye doğru ilerlediğini bilmeyen yok, ancak Erdoğan-AKP İktidarının sözcülerine, iktidar medyasına ve satılmış kalemlere bakarsanız her şey toz pembe...Dün ak dediklerine bu gün kara demeyi de hüner sayıyorlar. Ne içerideki diktatörlük uygulamaları, ne Ortadoğu’da saplanılan bataklık, ne de AB’den ve Dünya’dan tecrit olma hali umurlarında!Birkaç yıl önce müzakerelere başlandı diye davul zurna çalanlar, bugün AB’nin aldığı karar karşısında “vız gelir tırıs gider” diyebiliyorlar.Zalim bir iktidar olduklarını, sömürü ve şiddette sınır tanımadıkları kabul etmiyorlar... Hamasette, milliyetçilik ve din bezirganlığında sınır tanımıyorlar.Yavuz kalemşorları ve borazanları avaz avaz bağırıyorlar; onlar kadar özgürlükçü bir iktidarın bırakın Türkiye’nin başına geçmediğini, Dünyanın başka bir ülkesine de nasip olmadığını söyleyecek kadar pervasız ve utanmazlar.Dünya halkları ve demokratik kamuoyu gidişatı İspanya’nın Franko’suyla, İtalya’nın Duçe’siyle, Almanya’nın Führer’iyle, bilmem nerenin diktatörü ve diktatörlükleriyle, onların ırkçı, milliyetçi, faşist yönetim yıllarıyla kıyaslarken, bu kötü gidişatı durdurmak için uyarılarda bulunur, mücadele eder, yol gösterirken bile tınmıyorlar.Her sabah yeni bir zalimlikle yüz yüze kalıyoruz.İşte Ahmet Türk’ü de tutukladılar.Kalbindeki pille, yüzündeki hüzünle, ağzından düşürmediği barış sözcükleriyle 74 yaşındaki Kürtlerin bilgesini, aslında Türkiye’nin vicdanının, demokratik bir Türkiye çabasını hapsettiler.Gerçeği söyleyenlere, kirli örtüyü çekip alanlara kızıp köpürüyorlar, tehdit ediyorlar, gözaltına alıyorlar, hapse atıyorlar.İçeride ve dışarıda ses çıkaran, kötü gidişata itiraz edenlere ne diyorlar;Türkiye’yi çekemiyorlar ...AKP’yi hazmedemiyorlar...Erdoğan’ı kıskanıyorlar...Oysa gerçeklere başka bir tablo sunuyor;Dolar 3.50’e dayandı.Benzin 5 lira.İşsizlik gerçekte yüzde 20 dolaylarında olsa da, resmi rakamlarla % 12’ye dayandı...Dış borç 410 milyar doları aştı...Her geçen gün daha da kötüleşen bu tabloyu genişleterek sürdürebiliriz.Buna paralel olarak asgari ücretle çalışan milyonlara sefalet ücreti dayatılıyor. “Dünya ekonomileri daralırken, yüksek artışlar olur mu?” diyerek sıra işçi ve emekçiye gelince “durum kötü” diyebiliyorlar.Metal iş kolundaki TİS’ler gündemde ancak işçilerin yaşam koşullarının düzeltilmesine ilişkin hiçbir belirti görülmüyor.İşçi sınıfının ayağa kalkmayışından güç alıyorlar.Önemli bir bölümü iktidarın arka bahçesi haline gelmiş sarı sendikalar gerçeğini ve işbirlikçi sendikacılar gerçeğini parçalamak için ayağa kalkamayan işçi sınıfından da (en azından şimdilik) korkmuyorlar.Soma, Ermenek gibi iş cinayetleri birbirini izlerken, Şirvan’da olduğu gibi toplu iş cinayetleri hala “fıtrat” denilerek geçiştiriliyorlar.16 maden işçisine mezar olan madendeki işçilerin çoğunun cesetleri hala çıkarılmadı. Kürtlerin yaşadığı savaş koşulları, açlık, sefalet diz boyuyken, diğer yandan madenler ve iş alanları ölüm dehlizlerine dönüştürülüyor.Ancak iktidar bunları söyleyenlere, Türkiye’nin uçurumun kenarına sürüklendiğini, adaletsizliğin ayyuka çıktığını yazıp, konuşanlara pek iyi gözle bakmıyor.“Padişahım çok yaşa” diyerek avuçlarını patlatırcasına alkışlamayan, “AKP iktidarların incisi, Türkiye dünyanın birincisi” demeyene yaşam hakkı tanımıyorlar.İç ve dış politikada savaş hali uygulanıyor. OHAL ve KHK’lerle yönetilen faşist diktatörlüğün tahkim edildiği bir dönemden geçiyoruz.İçeride bu gidişe itiraz edenlere göz açtırmayan, hapisleri ağzına kadar dolduran, aydınları, yazarları, gazetecileri, Kürt siyasetçileri, devrimcileri, sosyalistleri tutuklayan iktidar Kürt karşıtlığı başta olmak üzere tüm komşu devletlerle düşmanlaşmış bir politikayla Ortadoğu’da ise tam bir bataklığa saplanmış bulunuyor. Her geçen gün bataklığa biraz daha batıyorken, kahramanlık destanları yazdıklarından bile bahsedebilmektedirler.Bu gidişat tükenişe varacaktır. Yeter ki, emek, barış ve demokrasi güçleri rotlarından şaşmadan ilerleyebilsinler. Daha birkaç gün önce tecavüzcüleri ödüllendirmek ve tecavüzü meşru hale getirmek için çıkarılmak istenen yasa tasarısı karşısında kadınları ve toplumun gösterdiği mücadeleci tutum yol göstermelidir...
Türkiye hızla ilerliyor!
.