Nizip'te kadın kardeşlerimizle buluştuk. Doğal olarak yaşadığımız olumsuz sürecin tahlilini onlarla yaparken bir kardeşimiz: "Yakın zamanda kayınvalidemi doktora götürdüm. Kayınvalidem çok hasta ve tek sözcük Türkçe bilmeyen biri.Doktorun muayenehanesine girip, hastanın şikâyetlerini doktora aktarmak istedim. Doktor beni içeri almadı. Arap kardeşlerimize hastanelerde tercüman çağrılıyor, dillerinde eğitim öğretim veriliyor, tabelalara Arap alfabesiyle yazılar yazılıyor. Bizlere de kardeşimizsiniz ( ? ) deyip durmadan bebeklerimizi, gençlerimizi, kadınlarımızı katlediyorlar. Biz bunların samimiyetine nasıl inanalım?" diye çok anlamlı bir o kadar da düşündürücü cümlelerle gündemi özetledi.Taksi sürücüsü: "1 Kasım seçimlerini kazanmak için bombalarla halkı korkuttular. Şimdi de şehirleri yakıp yıkarak, çoluk çocuk katlederek Başkanlıkla ilgili sorunlarını çözmek istiyorlar." diyerek yaşananların nedenini kendince bizimle paylaşmak istedi…Birazcık düşünme yetisi olan, beynini çalıştıranlar yaşananların farkında...Umarız, tez zamanda daha çok kan dökülmez, herkes aklını başına alır. Bu iki günlük dünyada Başkan da olsanız, saraylarda otursanız, dünyanın en zenginleriyle de yarışsanız halk bu yaşam biçimini onaylamıyor, o yoksullukla boğuşuyorsa ne burada ne de başka bir yerde rahat edemezsiniz...NOT; Yarın Cuma başlıklı geçtiğimiz hafta yayınlanan yazımda bir paragrafta yer alan Hamile kadınlar tuvalet ihtiyacı için avluya çıktıklarında, çocuklar balkonlarda, yaşlılar ekmek aldığında keyfi olarak öldürülüyorlar yerine (öldürülmüyorlar) olarak geçmiştir düzeltir, okuyucularımızdan özür dileriz.
TERCÜMAN
.