Tasarruf tedbirleriymiş! Duyda inanma
BEKİR ŞAHİN
Açlığın, işsizliğin, yoksulluğun, hayat pahalılığın hat safhada olduğu, insanların geçim sıkıntısı ile karşı karşıya olduğu bir süreçte, hükümet bu soruna ivedi çözüm bulmak yerine, gündemi sürekli değiştirme çabasında. Mutfakta tencere kaynamıyor, tencere. Emekli hiper enflasyon karşısında inim inim inliyor. Daha da kötüsü, çoğu çocuk yatağa aç giriyor.
Ne sağlık, ne eğitim, nede ulaşım hizmeti alamaz durumda olan insan sayısı hızla artıyor.
Ülkede maalesef böylesine önemli sorunlar varken, Hükümetin şu sıra ortaya attığı muhalefettin de peşinde sürüklendiği, Kamu da Tasarruf Tedbiri masalı, ülke gündemini bilinçli olarak meşgul diliyor.
Çünkü mevcut AKP-MHP hükümeti, bu ülkede 22 yıldır iktidar. 22 yıl sonra ülkenin getirildiği borç batağı, beraberinde açlık, yoksulluk, işsizlik ve hayat pahalılığını görmezden gelen aynı hükümet, Kamuda Tasarruf Tedbiri diyor..
Bu ülkeyi 22 yıldır yöneten bir iktidar neden şimdiye kadar bunu yapmadı da, şimdi böyle bir şeye gerek duydu.
İktidarın kaybettiği belediyelere bir baksanıza borç atağında. Şimdiye kadar neden denetlenmedi. Sorumlular hakkında hortumlanan paralarla ilgili hesap sormak araştırma inceleme gibi bir kaygı, çaba girişim var mı?
Hayır!
Belki de kaynakların, paraların kırışıldığı yani bölüşüldüğü, akıtıldığı, adres, bunu istemiyordur…
Ne dersiniz.
Peki şimdi ne oldu, herkes şunu çok iyi biliyor ki, iktidar güç kaybetti, özellikle yerelde büyük kan kaybetti.
Belediyeleri astronomik rakamlarda borçlandıran AKP’li başkanlarla ilgili neden hükümet kanadında bir araştırma önergesi vb bir girişim hala yok.
Ama iktidar şunu yapmıyor muhalefetin kazandığı belediyelere hizmet yaptırmamak, halk ile arasını girmek, en önemlisi de hizmetleri halka ulaştıracak olan basın ile yerel yönetimleri karşı karşıya getirip düşmanlaştırmak.
Böylece kendini bir dahaki seçime çok rahatça hazırlanmak, güç depolamak.
O zaman Muhalefet belediyeleri ne yapmalı derseniz; iktidarın bu bilinçli oyununa kanmayıp, halka hizmet üretme anlamında çeşitli projeler üretip, halka dokunup umut olmak.
Trol basını değil, bağımsız, özgür, doğruları halka ulaştıran basını da yanına alarak projelerini halkla paylaşıp, iktidarın planını boşa çıkarmaktır.
İktidar kendini bugünkü sıkışıklıkta kurtarabilmek için, iler ki günlerden pek çok suni gündemler yine getirecek, hatta hayat pahalılığından büyük sıkıntılara giren halkın canını acıtacak bazı katı kararlar bile alabilme olasılığı var.
Düşünebiliyormuşuz, AKP'nin son yıllarda öve öve bitiremediği, kimi köprü ve otoyol projelerinin, aslında nasıl bir "patronlara para kazandırma düzeneği" olduğu kamuoyu tarafından anlaşılmaya başlanmasına rağmen, Tasarruf tedbiri içerisinde, nedense bunlar yok. Sarayın harcamalarının kısıtlanması, koruma orduları, şehir hastanelerine ödenen enflasyon oranında kira artış farkları ve diğerleri yok…
Yani AKP iktidarı, yüz yılardır anlatılagelen "Deli Dumrul'un geçenden beş akçe, geçmeyenden döve döve on beş akçe vergi aldığı" hikayeyi adeta gerçek kılıyor.
Türkiye'de halihazırda bu soygun mekanizmasıyla işletilen büyük yatırımlardan bazıları şöyle: Osmangazi Köprüsü, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Avrasya Tüneli ve 1915 Çanakkale Köprüsü.
Patronlara inşa ettirilip işlettirilen şehir hastanelerinde hasta garantili uygulanan modelin iptali de yok. Ve buraların kirası 3-4 ayda bir enflasyon oranında artırılıyor. Devletin tüm bu projelerden birçoğuna döviz bazlı borçlanmasından da bir değişiklik yok.
Tasarruf tedbiriymiş duyda inanma.
AKP iktidarının 2014'te TBMM'den geçirdiği 524 sayılı torba kanunun 39'uncu maddesi,
Patronların hiçbir risk almadan yıllarca para kazanmasını garanti altına aldı.
Geçenden, geçmeyenden, alınan köprü ve oto yol paraları, döviz bazlı devlet garantili yolcu garantili geçişiler, bu ülkenin gerçek kanburları. Ama iktidarın o Tasarruf Tedbirleri arasında yok, konusu bile geçmiyor.
Kayyumlar ya da benzer şekillerde iktidara yakınlıkları ile 3-5 yerde yüksek oranlarda çifte maaş alanlarda bu tedbirler içerisinde yok.
Emekliye, asgari ücretliye para yok diyerek zam vermeyen iktidar, vergiler başta olmak üzere birçok ürüne, otoyol geçiş ücretlerine kadar zam üstüne zam yapmaya devam ediyor.
Onun için başlıkta demiştik ya, Duyda inanma…
KOBANİ DAVASINDA ÇIKAN KARAR, DEMOKRASİNİN KALBİNA VURULMUŞ BİR DARBE
Bu arada Türkiye tarihine kara bir sayfa olarak geçen Kobani davasında, 72’si firari, 18’i tutuklu ve 18’i de tutuksuz olmak üzere 108 kişi yargılanıyor. Davada, tutuklu bulunan beş kişiye hapis cezalarıyla birlikte tahliye, 12 kişiye beraat kararı verildi. 13 kişinin tutukluluğunun devamına karar verildi. Selahattin Demirtaş’a 42 yıl, Figen Yüksekdağ’a 32 yıl dokuz ay hapis cezası verildi. Kürt siyasetçileri ve aydınları susturmaya, korkutmaya yönelik yönelik verilen bu karar, yıllarca tartışılacak, konuşulacak, üniversitelerde tez olarak bile değerlendirilecek diye düşünüyorum. Nerde normalleşme, nerde hak hukuk...
www.yenicizgihaber.com