Tarım arazileri yok oluyor…

.

Geçen ay içinde Gaziantep Tapu müdürü açıkladı; Gaziantep çevresinde, çok hızlı bir arazi satışı oluyor. Elinde üç-beş parası olan şehir çevresinde arazi alıyor; birkaç yıl önce daha çok bağ evi yapmak için arazi alınırken şimdi daha çok sonradan satmak amacıyla alınıyor. Çünkü geçen yıllarda en çok kar getiren yatırım, Gaziantep yakın çevresinden arazi alıp-satmak olmuş. Bu şekilde tarımsal üretim için kullanılan araziler, başka amaçlar için kullanılmış oluyor. Geçmişte de Gaziantep Organize Sanayi bölgeleri verimli tarım arazilerine kurulmuş. Gaziantep şehir merkezinde de pek tarımsal arazi arsa haline gelmiş, konutlar yapılmış. Bu gidişle tarım arazisinin kalmadığı bir döneme girmiş olacağız.Bilim insanları önümüzdeki yıllarda, tüm dünyada bir gıda sıkıntısının doğacağını öngörüyorlar.  Ülkemizde de böyle bir durumun yaşanma olasılığı büyüktür. Bu durumun temel nedeni, tarım arazilerinin azalması, tarımsal desteklerin ortadan kalkmasıdır. Tarım üretimin azalması, genetiği değiştirilmiş organizmalarla, tohumların genetiği ile oynayarak çok ürün elde ederek dengelenmeye çalışılıyor.  Bu durumda da insan sağlığını tehdit eden bir durum ortaya çıkmış oluyor.Köylerin hızla boşalması, şehirlerin yapısının da alt üst etti. Gaziantep’in hızla büyümesi altından kalkılmayacak sorunları ortaya çıkarıyor. Düzensiz yapılaşma, ulaşım, içme suyu ve kanalizasyon gibi pek çok ciddi sorun meydana geliyor. Otuz yıl önce Avrupa Birliği, o zamanki adıyla AET, Türkiye’ye “siz Avrupa’nın, kasabı, manavı, sütçüsü olun” diyordu. O yıllarda tarımsal üretimimiz bize yetiyordu. 12 Eylül 1980 Faşist darbesi sonrası geliştirilen, köylüyü ezen, köylülerin birliği olan kooperatifleri ortadan kaldıran politikalar sonucunda, köyler hızla boşladı. Tarımsal faaliyet hızla azaldı. Hayvancılık öldü. Şimdi pek çok Avrupa ülkesinden daha pahalı et yemek, zorunda kalıyoruz.  Çocuklarımıza yeterli sütü ve süt ürünleri veremez olduk. Meyve –sebze cenneti olan ülkemiz bu özelliğini hızla kaybediyor. Örneğin;  Gaziantep’in geleneksel üretimi olan bağcılık, son yıllarda iyice azaldı. Çeşit, çeşit üzümler birkaç türe düştü. Bu durum TEKEL’in özelleştirilerek üzüm alımlarının durması nedeniyle yaşandı.Çocuklarımıza, düzgün yaşanabilir bir ülke bırakmak için, bu rant ekonomisinden çıkmamız gerekiyor. Tarihsel olarak Tefeci-Bezirganlığın yaygın olduğu bu topraklarda, üretim yapmadan, paradan para kazanarak ekonomi, yürütülmektedir. Böyle giderse,   yiyecek ekmeğimiz için buğdayı bile dışarıdan almak zorunda kalacağız. Ülkemizi yöneten hükümet, bugün rant ekonomisini, teşvik eder durumdadır. Halk olarak yaşam alanlarımızı kısıtlayan bu politikaların nedenini bilincimize çıkarmalı ve bu gidişata dur demeliyiz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri