Hani deveye sormuşlar “Neren eğri” diye, o da “Nerem doğru ki.” diye cevaplamış. Ülkenin durumu işte neredeyse tam bu noktaya geldi. Eğitim, öğretim bitti. Bilmek, iktidardakinin tersini düşünmek, öyle her kitabı okumak ve uygulamak yasak. Yasağın cezası öyle böyle değil. Bilmemek, düşünmemek ve senin yerine düşündüğünü söyleyenin dediğini yapmak serbest ve faydalı. Orta öğretimdeki rezil durumumuz yetmezmiş gibi, dünya sıralamalarında eskiden listeye sokmayı becerebildiğimiz birkaç üniversitemiz de artık listelere giremiyor. Onlar da havlu attı. İşçi ölümlerinde şampiyonuz. Daha dün 4 işçi patlamada öldü. Ölenlerin ismi bile yok. Ama mesela milyarderler listesinden 4 patron fabrika patlamasında ölseydi yer yerinden oynardı. Ama malum gazetelerin sadece üçüncü sayfalarında haber olur 4 işçinin ölümü. Neden? Çünkü ortalık işçi olmaya çalışan işsiz dolu. Ne 4’ler, 400’ler ölür, yerine hemen Türkiyeli, Suriyeli, Afganistanlı yenileri gelir. Kader böyledir işçiler için. Sanki tanrı onları patlamalarda ölsünler diye dünyaya getirmiştir. Siyaset zaten metal yorgunu. Sanki sokaktaki herkes makine mühendisi ve metal yorgunluğunun ne olduğunu biliyor. En tepelerden “Metal yorgunu” denilince”, “Haaa” diyorlar, “Değiştirin o zaman.” Ama sayın Cumhurbaşkanımız Ukrayna Cumhurbaşkanının yanında basın açıklamasında yorgunluktan perişan. Göz kapaklarını zor kontrol ediyor. Bir ara dalıyor. Ben “Rezil olacağız en azından ben görmeyeyim” diye televizyonu kapatıyorum. Her yere O koşuyor. Bohr atom modelinde dolaşan elektronların aynı anda birkaç yerde olabileceği teoremini ispatlarcasına. Bir gün parti, toplantısında bir gün Ukrayna’da. Aynı gün Sırbistan’da. Yatakta uyumaya zaman yok. “Ben Hanya’ya giderken, sen Konya’ya git” diyerek yerine koyacağı kimse de her nedense yok partide, hükümette. Herkes metal yorgunu. Bürokrasi perişan. Yıllarca gerici, dinci ve Amerikancı kadroların sırtı sıvazlanmış. Normal ve tarafsız zeka testinden 60 bile alamayacak yandaşlar soru çalınarak General, Profesör,Vali , Genel Müdür, polis yapılmış ve devletin en tepelerine konmuş. İlerici, yurtsever, sosyalist, demokrat insanlar sakıncalı ve tehlikeli ilan edilerek ülkenin dibine dinamit konmuş. Geldiğimiz yer korkarım yakında sınırlarımızın dışına çıkamadığımız koca bir ülke olmak. Düzgün tek yerimiz futbolda Avrupa şampiyonu oluşumuz ve Beşiktaş stadında maçı izleyen 40 bin kişi. Bunlar dışında en tepeden en aşağı her tarafımız eğri. Ama eğrilikte son nokta 10 Ekim Katliamı’nın anma toplantısına katılmak isteyenleri “Toz” yerine koyan Ankara’daki polis müdürünün çevik kuvvet polisine emri. “Çeviiik… Süpür.”
Süpüüüür
.