Şehit oldu ama ölmedi Karayılan (1)

.
GAZİANTEPLİ 100 TÜRK BÜYÜĞÜ/FEVZİ GÜNENÇŞehit oldu ama ölmedi Karayılan (1) Her insan ölebilir ama toprağa gömülmez. Kimileri de insanların kalbine gömülür. İşte onlardan biriydi Antep savunmasının kelle koltukta savaşçısı Karayılan. Şehit olmuştu ama ölmemişti, hala yüreklerimizde, türkülerimizde, şiirlerimizde yaşıyorİşte o hala yüreklerimizde yaşayan karayılan Antep savunmasında ele avuca sığmaz bir yiğitti.  Karayılan çetesiyle Fransız birliklerine baskınlar yapıyor ve onlara önemli zayiatlar verdiriyordu. Kendine verilen görevi fazlasıyla yerine getiriyordu.Bunlardan biri Karabıyıklı Baskınıdır. Karayılan sadece 15 çetesiyle birlikte bu köyde konaklayan düşman birliğini çembere aldı.  Kendilerinden kat kat üstün olan düşman gücünü dize getirdi. Karayılan Çetesi baskınla düşmandan elde ettiği bir ağır makineli tüfek esir aldığı dört de Fransız askeri ile geri çekildi.Dört Fransız esire, makineli tüfeği çalışır hale getirttirdikten sonra yeniden hücuma geçen Karayılan ile çetesi 50 Fransız askerini öldürdü, bir o kadarını da esir aldı. Antep’e esirleri, ağır makineli tüfeğin yanısıra 100 piyade tüfeği, 100 el bombası, 20 sandık cephane ile döndü.Yıllar ne çabuk geçiyordu... Daha dün gibi geliyordu Memed’e askere alındığı gün. Asker yazılabilmek için akranlarıyla itiş kakış sıra bekledikleri o gün geldi gözlerinin önüne. Besni Askerlik Şubesi önünde... Hepsi de On beş - on sekiz yaşlarında delikanlılardı. Memed on yedisindeydi. Ne günlerdi o günler, hey gibi hey!Geçen yıl babasının ölümüne neden olmuştu Ermeni çetecileri. Derin bir ah çekti babasını her anımsayışında oluğu gibi. Nefesinin önüne ne tutsan tutuşabilirdi. Babasının ölümünün yüreğinde yanan ateşi sönmüyor Memed’in.Onun ölümüne neden olanlara kan kusturmaya ahdetmiştir. Bunu da ancak askerken yapabilecektir. Zira o sıralarda doğuda Ruslarla savaş sürmektedir. Ermeniler Osmanlı’ya karşı Rus saflarına savaşmaktadır.“Bekleyin geliyorum kalleşler! ” diye iç çekti Memed.Babası ölünce onun aşiret reisi olması gerekiyordu. Ama aşiret önde gelenleri Memed’in bir kaç yaş daha büyümesini uygun gördü. Askere gidip gelsin, ogunlaşsındı hele.Onun da istediği tek şey bir an önce asker olmaktı.Güldü Memed. Askere herkesten önce yazılabilmek için sabırsızlanıyordu. İnsan çok istediği bir şeyi elde edebilmek için, kimi zamanlar nefsine yenilebiliyordu. İşte il kez yenilmişti o da nefsine. “Durun arkadaşlar, sizden önce ben gideceğim ölüme...” gibi bir şeydi bu.Yıl kadar uzun gelen bir zamanın onunda kendini en önde buldu. En öndekini de yana iteip içeriye girdi. İşte yazıcının karşısındaydı.Hemen hazırola geçti. Elini kasketine götürerek selâm durdu. Köyden yaya olarak Besni’ye gelinceye dek ezberlediği künyesini okumaya başladı.“Küçükelif köyünden, bin üçyüz dört tevellütlü. Ayşeden doğma, Mamo’dan olma Memed, vatan görevi için emir ve görüşlerinize hazırdır komutanım! ”Yazıcı onun bu şirinliğine güldü. Ama bir itirazı vardı. Dışarıya doğru seslendi.“Hey, Memed! ”Dışarıdan koro halinde yanıt geldi.“Buyur komutanım! ”“Bak, herkes Memet” dedi Yazıcı. Sen hangi Memetsin, onu söyle. Hem artık elini de indir artık şu kasketinden.”Derhal elini kasketinden indirdi Memet. “Nasıl hangi Memed yani? ” der gibi yüzüne bakıyordu şimdi Yazıcının.“Lakabın lakabın! Lakabın yok mu? Ak Memed misin, Kara Memed misin, Köse Memet misin? ”“Haa...” dedi Memed. “Var! Lakabım var. Molla Memet derler bana.”“Bak, şimdi oldu işte. Askerliğin vatana, millete ve dahi sana uğurlu olsun. “Molla Memed. Görev yerin Erzurum. Haydi bakalım, bir an önce düş yola. Ordu seni bekliyor.”Görev emri kâğıdını uzattı.  Kağıdı alan Memed hazırola geçti yine.“Başüstüne komutanım! ” dedi. Kasketine gitti kâğıt tutan eli. Keskin bir dönüş yaptı. Kırk yıllık asker gibi “rap rap” yürüyerek kendini dışarıya attı.Dişleri ve gözleri ışıl ışıl ışıldıyordu sevinçten Memed’in. İmrenle ona bakıyordu sıradakiler.“Sonunda sen de asker oldun ha Memed! ” diye sevinçtendi kendi kendine söylenerek. Dalga geçti mollalığıyla. “Sen de asker oldun sonunda Molla Memed! ..”Mollalığından filan değildi aslında “molla” diye çağırılışı. Üç buçuk harfi sökerek iyi kötü bir elleri sökmeyi, okumayı becerebilmişti kendi kendine.  Eline bir kağıt alıp da destan gibi okumaya başlamaz mı. Tüm Elifliler, genci yaşlısı alkış tutardı.“Aferim len Memed! ”“Aferim Karayılan! ”“Eferim Hafız Memed! ”Köyde kendinden özge okuma yazma bilen yoktu da onun için... Bu kadarını da merakından, kendi kendine, terleye terleye, söktüre söktüre öğrenmişti Memed.Ya Karayılan sanı? ..Keşke “Molla Memed” diyeceğine, “Karayılan Memed” mi deseydi yazıcıya? ..BİTMEDİ 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri