.
Bu sabah (pazartesi) yerel gazetelere baktım, her sabah olduğu gibi. Yedi tane gazete vardı elimin altında. Beşinin manşeti aynı.
“Gövde gösterisi” diye büyük punto manşetler süslüyordu besleme basının ilk sayfalarını. Diğerlerine de bakmadım zaten. Tabi, yazılanlarda üç aşağı beş yukarı aynı şeyler.
“Basın milletin müşterek sesi” olmuş, AKePe yağcılığı görevini sürdürüyordu. Bu manşetleri görenler ilk defa gövde gösterisi yapan bir AKePe çıktı ortaya sanacaklar.Yahu AKePe nin adının geçtiği, yöneticilerinin yer aldığı hangi toplantı gövde gösterisine dönüşmüyor ki. Hatta neredeyse bu gösterilerin fotoğraflarında devlet görevlilerini bile ön planda gösterenleri basacak bu beslemeler. Gerçi haberlerinde bunları bol miktarda kullandıklarını okumayan yok gibi ya neyse.Adayları havaalanında
“devlet” karşılıyor, programlarının tamamında protokolde yerlerini terk etmiyor, partinin iç toplantılarında bile bu görüntü hiç eksik olmuyor. Tarafsız bir gözle bakanlar bu tür toplantıların resmi bir resepsiyon olduğunu sanacaklar. Zira altında makam araçları, ceplerinde resmi kimlikleri ve maaş kartları ile bu kadar devlet erkanının yer aldığı bir toplantı ancak resmi bir toplantı olabilir. Ama işin bu yanına dokunan bir yazıya ve yoruma rastlamadım ne yazık ki.Birbirlerini yağlayan adaylar ise kentimizin sorunlarına ve bu sorunların çözümlerine yönelik tek bir laf etmiyorlar, edemiyorlar. Çünkü onlar bu kentin ve bu kent insanının adayları falan değiller aslında. Onlar bir muktedirin listeye koydukları ve o ne söylüyorsa tekrar etmesi gereken görevlileri. Bakın bu toplantıların gazetelerde ve televizyonlardaki veriliş biçimlerine. Adayların yarın
“vekili” olacakları bu kentin sorunlarına ve bunlara dair çözüm önerilerine dair bir tek cümle görebilecek misiniz?Ben bu seçim dönemine ait bir öneri sunmak istiyorum tüm partilere ve adaylarına. Gelin Türkiye’de bir ilki yapın. 7 nisan ve 6 haziran arasındaki iki aylık dönemde gerek sizin ve gerek partinizin tüm harcamalarını açıklama sözü verin bu kent insanına. Kaç salon toplantısı, kaç açık hava mitingi, kaç televizyon programı düzenlendi, bunların giderleri ne kadar ve nereden ödendi, kaç gazete(ci)ye ne kadar ödeme yapıldı, geziler için kaç araç kiralandı, ne kadar kira ve yakıt harcaması yapıldı?Bütün bunların listesinin yapılacağı ve 8 haziran sabahı açıklanacağı sözünü verin sizi onaylayacak pardon seçecek olanlara. Bu listeye devlet harcamalarını ve resmi toplantı adı altında yapılacak seçim çalışmalarının masraflarını eklemeyin tabi ki. Siz bu harcamaların açıklanacağı sözü verin, biz emeklerimizi ve oylarımızı akıtalım sizlerin hanesine. Yapılan tüm bu harcamaların kaç emeklinin maaşına, kaç ailenin sosyal yardımlarına, kaç mevsimlik ve taşeron işçinin ücretine, kaç okul ve sağlık ocağı yapım maliyetine denk geldiğini sonrasında kıyaslayalım.Evet, manşetler hep aynı biçimde atılmış.
“Gövde gösterisi” diye.Siz bu önerime olumlu cevap verin, ben konu ile ilgili başka bir yazı yazayım. Söz veriyorum, sizi taktir edecek, alkışlayacak ve hakkınızı teslim edecek bir yazı yazacağım. İsterseniz ilk ip uçlarını şimdiden verebilirim.Mesela şöyle yazabilirim.Helal olsun bu kentin vekillerine,
“gövdelerinin” üstünde onurla taşıdıkları bir başları da varmış. Yaptıkları iş sadece gövde gösterisi değilmiş, aynı zamanda temsil edecekleri bu kent halkına karşı, taşıyacakları rozetlere ve oturacakları makamlara karşı sorumluluklarının bilincinde, şeffaf ve hesap verebilir birer
“Milletvekili” seçtik. Bu gün hesap verebilen insanın yetki aldığında hesap sorabileceğini şimdiden gösterdiler bize. Onlar sadece parmak kaldırmak ve liderlerinin goygoyculuğunu yapmayıp, aslında milletin vekilliğini yapmayı hak etmişler. Helal olsun adamlara…İşte bu ip ucundan yola çıkarak sizlere daha ne övgüler düzeceğim bir bilseniz.Gelelim bu
“ gövde gösterilerinin” dışında kalanlara. Biz asıl sizleri görmek istiyoruz. Ama sadece gövdenizi değil. Kafanızı ve kafanızın içindeki projelerinizi merek ediyoruz.Kimi partilerin seçim beyannameleri açıklandı. İçinde büyük alkış ve övgü alacak vaatler var. Mesela demokrasi sorunu, çiftçilerin içinde bulunduğu çıkmaz sokak ile ilgili, taşeron işçilerin yaşamları ile ilgili, emeklilerin açlık sınırı altındaki maaşları, sadakaya mahkum edilmiş 17 milyon yoksulun durumu, yok edilen hukuk ve güvenlik sorunu ve de peşkeş çekilen doğanın ne olacağına kadar bir yığın soruna ilişkin vaatler var.Tabi, satır aralarında görebildiğimiz kaynak sorununun nasıl çözüleceğine dair doyurucu ve inandırıcı açıklamalar da beklemiyor değiliz hani. İşte siz bunlara neler katmak istiyorsunuz ve nasıl yapacaksınız. Bunları görmek istiyoruz.Yoksa onlarda şu
“ağlamaktan sorumlu” Başbakan yardımcısı gibi mi düşünüyorlar. Hani canım, geçen hafta söylemişti ya.
“ İsrafı ve savurganlığı önlesek, vergi almaya gerek kalmazdı”.Hadi, beyler ve hanımlar görelim bakalım. Ne yapacaksınız, nasıl yapacaksınız. Kim için ve kime rağmen
“vekilimiz” olmaya adaysınız???Gösterin kendinizi…