Saadet Öğretmen Şehrimizde 23 Nisan Mahallesindeki Beykent İmamhatip ortaokulunda sözleşmeli öğretmen olarak çalışıyordu. Saadet Öğretmen intihar etmeden önce annesine kezlerce okullunda müdür ve müdür yardımcısı tarafından baskı yapıldığını söylemiş. Son olarak facebook paylaşımında "Öğrencilerim haklarını helal etsinler. Gözüm gibi baktım hepsine, üzülmesinler, ben yapamadım mobbinge uğramaktan. Allah'a emanetsiniz canım öğrencilerim" ifadesi yer alıyor. Diğer bir paylaşımında da "Öğrencilerim haklarını helal etsinler gözüm gibi baktım hepsine, üzülmesinler, ben yapamadım mobbinge uğramaktan. Allah'a emanetsiniz canım öğrencilerim, hep iyi hatırlayın beni, pasta kesmiştik en son, size kırmızı kalpli pastalar bırakıyorum. Diğer öğrencilerime de sözümdü unutmadım, bir gün görüşmek dileğiyle. Allah'a emanet olun, sizi her zaman seven öğretmeniniz Saadet. Her gün pamuk ipliğine bağlısınız sözünden bıktım usandım" böyle ifade ediyor kendisini. Afyonkarahisar'ın Emirdağ ilçesinde oturan annesi Gönül Harmancı, kızının intiharda önce kendisini aradığını ve "Bana, öğretmenlik hayatımı bitirdiler, öğrencilerin önünde bana yumruk attılar' dedi. Kendisine bağırdım, 'Yapma' dedim ama dinletemedim" demiş.
Bin bir güçlükle yetiştirdiğimiz çocuklarımız, yine bin bir güçlükle okuyorlar. Ülkemizde atanamayan yüz binlerce öğretmen var. Saadet öğretmen tüm bu aşmaları geçmiş. İktidarın sözleşmeli öğretmen konusundaki ısrarı, güvencesiz çalışma, çalışanlar üzerinde ciddi bir baskı oluşturtuyor. Okul yöneticilerin bu durumu kullanarak öğretmen üzerinde ayrıca bir baskı oluşturmaları çok rahatsız edici bir durum. Bu baskı yalnızca bir okullarda olmuyor, aslında tüm kamu işyerlerinde benzer baskılar var. Kamu çalışanlarının atanmasından başlayarak ayrımcılık var. Atanmak için yalnızca sınavı kazanmak yetmiyor. Mülakatı da geçmeniz gerekiyor. Liyakate ve deneyime göre değil, yönetime yakın olan, iktidara yakın sendika üyesi olanlar yönetici kademelerine getiriliyor. Pek çok kamu işyerinde iktidara yakın sendika yöneticisi, aynı zamanda işyerinde yönetici. Yani kamu çalışanın her tarafı sarılmış durumda. Son yılların meşhur sözü: "İtaat et, rahat et" , yani insanlıktan çık, yalnızca emirleri uygula. Bu ahval ve şerait içinde yaşıyoruz. Eskilerin deyimiyle bu Saadet Öğretmeninin yaşadıkları, münferit bir olay değildir. Bu açıdan bu olay kamu işyerlerinde yaşanan mobbingi, Türkçe ifadesiyle yıldırmayı apaçık ortaya koymaktadır. Üstüne üstlük öğretmenlerine bu kadar yıldırma yapılan okullardaki öğretmenler, öğrencilerine nasıl bir eğitim verebilir? Özgür bir birey olmayı nasıl öğretebilir? Bilimi nasıl öğretebilir? Çocuklarımızın geleceği böyle uygulamalarla karartılmaz. Bilimsel, laik, demokratik eğitim verilmez ise çocuklarımızın doğru dürüst bir meslek sahibi olmaları da mümkün değildir. Saadet öğretmenin intiharı, başta öğretmenizin ailesi olmak üzere tüm halkımızda derin bir üzüntü yaratmıştır. Öbür yandan bu hepimiz için kamu işyerlerinde yaşanan yıldırmayı baskıyı göz önüne sermesi açısından çok önemlidir. Atalarımız "Zulüm ile abad olunmaz " demiştir. Zulüm ile bir yere varamazsınız.
ercankosmanoglu@hotmail.com