Tapu dairesinde memursun. Zorunlu emeklilik yaşın 65. “Ben çalışmak istiyorum” desen de zorunlu emeklisin.Maliyede hesap uzmanısın. Dört işlem matematik ve biraz da istatistik işi idare ediyorsun. Yaş 65. İstesen de istemesen de emeklisin. Generalsin. Orduyu yönetiyorsun. Yaş 65, bilemedin 66. Tamam, işin bitti. Haydi eve. Ya da orduevi lokaline. Adliyede hakimsin, savcısın. Yaşın sınıra dayanmış. Tecrüben, altyapın, bilgi birikimin müthiş ama yaş gitmiş, iş bitmiş. İstersen gidip avukat olabilirsin, ama hakim, savcı olamazsın. İyi mi? 40 yıllık meslek hayatında aldığın memur maaşınla bir kenara bir şeyler atmış ve ömrünün kalan kısmını torunlarınla yazlığında geçirebilecek duruma gelmişsen iyi. Hâlâ üniversitede okuyan çocuğun varsa kötü. Seni zorunlu emekli yapanlar “Gitsin ömrünün kalan kısmını ayağını uzatıp mesai olmadan yaşasın” diye emekli ettilerse iyi. “Zaten yaşı 65 olmuş. Bu yaştan sonra çok hata yapar, beceremez işini. Hem arkadan bir yığın genç geliyor. Mevsim uygun. Budayalım, gençler fışkırsın” diye emekli ettilerse kötü. Otobüs kullanmak istiyorsan 26 yaşından küçük, 65 yaşından büyük olmayacaksın. Ülkeyi yönetmek istiyorsan 18 yaşından büyük ve sonsuzdan biraz küçük olacaksın. Devlet Bahçeli 70, Kemal Kılıçdaroğlu 70, Meclis Başkanı İsmail Kahraman 78, iyileşsin de cumhurbaşkanı adayı olsun hesapları yapılan Baykal 80, orman ve su işlerimizi teslim ettiğimiz Veysel Eroğlu daha şimdiden 70. 2019’dan sonra ülkeyi yönetmeye talip bugünkü isteklilerden Cumhurbaşkanımız 65, Başbakanımız 64, Kılıçdaroğlu 72, Bahçeli 72 olacak seçim günü. Yani bu değerli ve yaşlı insanların, “Maazallah devirirler” diye otobüs kullanmaları yasak, ülkeyi yönetmeleri serbest. Otobüs devrilirse kötü. Ülke devrilirse fark etmez. Hadi otobüs kullanması yasak olan beyler, devletliler, dedeler, nineler. Kalan ömrünüzü torunlarınızla geçirmek üzere artık eve.
Otobüs ve devlet
.