Elalem herkes bilir 1299 yılında Osmanlı İmparatorluğu kuruldu ve 1922 yılında yıkıldı diye öğrettilerdi; ilkokulda, ortaokul ve lisede.
Yıkılan devletin üzerine en az bir devlet tekrar kurulur. Bazen de birden fazla devletler kurulur. Yıkılan devletlerin elbette; çeşitli yıkılma nedenleri vardır. Bunlardan bazıları şunlar olabilir. Halk oluşturulan vergilere, salmalara dayanamaz isyan eder ve devlet yıkılır. Komşu devlet ve uluslar saldırır ve güçlüdür; yıkılır. Emperyal ülkeler tarafından işgal edilir ve yönetime son verilir ve devlet yıkılır. Emperyal ülkeler tarafından borçlandırılır ve adı kalır esasında yıkılır. İktidar milliyetçi olur; diğer etnik kimlikleri tanımaz ve baskı uygular; baskı uygulanan etnisiteler baş kaldırır ve yıkılmasa da huzur bulmaz, bütçesinin çok büyük bölümü bu baş kaldırıya harcar; ancak huzuru bir türlü yakalayamaz..... ve daha çeşitli nedenler...
Her canlı doğar, büyür, gelişir ve ölür.. Tabii devletlerde öyle... Britanya Krallığı ki; üstünde güneş batmayan ülke derlerdi. Parçalan parçalana artık güneşte batıyor, gece de oluyor... Almanya dünyayı yıktı geçirdi; o da artık oturdu ve yakıp yıkmakla olmayacağını anladı, şu an ekonomisi ile dünyaya haber anlatmaya çalışıyor, anlatıyor da. Ha keza Fransa, Hollanda, Belçika, İsviçre de kendi çaplarında çeşitli ittifaklar kurarak dünyaya söz geçirmeye, haber anlatmaya çalışıyorlar. Zaman zaman çelişseler bile çoğu zaman ortak kararlar almaya ve uygulamaya koymaya çalışıyorlar. Kuyruğunu sıkıştırdıkları ülkeler ise bocalayıp duruyor.
Rusya denen ülke ise geçmişindeki Sosyalist sistemden hiç bir bağı kalmadığını ispatlamak için diğer emperyalist ve istilacı emelleri olan ülkeleri de yanına almaya çalışarak ayrı bir kutup yaratmaya çalıyor. Yaratabilir mi? yaratamaz mı? onu zaman gösterir. Sosyalist blok hali hazırda gerileme demeye dilim varmıyor; fakat, duraklama döneminde olduğu kesin. Bilenler bilir Sosyalistler hiç bir zaman umudunu yitirmezler. Zaten umutlarını yitirdiği andan itibaren bittiklerinin resmidir. Yani demem odur ki; şu anda Rusya'nın Sosyalizm'le filan alakası yoktur. Bazı cahiller hala Rusya'yı Sosyalizm'in temsilcisi görüyorlar ve Rusya'nın yanlışlarıyla Sosyalizmi yargılamaya çalışıyorlar.
Gelelim Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılışına. 1800 yıllardan sonra emperyalizm sanayinin gelişmesi ile iyice azıttı. Eskisi gibi toprak işgal etmeyi; artık yavaş yavaş terk etmeye başladı. Tabii elindekileri vermek istemedi; elbet ancak askeri olarak ta işgal etmeyi bıraktı. Ekonomik olarak işgale başladı. Emperyalizm öyle benim ulusal bayrağım burada dalgalansın ayaklarına artık gitmiyor... Getireceği gelire bakıyor. Borç veriyor ya da; kibarca kredi veriyor. Verilen kredileri de alırken de incitmiyor ve de hiç başını aymıyor. Günümüzde bankaların hiç bir geliri, işi, gayrimenkulü... v.b. kişilere kredi verdiği gibi... alan kişi veremediği için hep gayri resmi çalışıyor üzerine hiç bir değer de alamıyor... Alsa icradan hemen el koyar.
Osmanlı İmparatorluğu 1800 lü yıllarda o zamanın emperyalist ülkeleri olan İngiltere, Fransa, İtalya... v.b. emperyalist ülkelerden borç para ya da kredi almıştı. Keza aynı dönemde Rusya'da aynı ülkelerden borç para almıştı. Her iki güçlü imparatorlukta kredi alarak kendi sonlarını hazırladılar. Rus Çarı aldığı kredilerle fabrikalar yaptırdı ve işçi sınıfını geliştirdi. Büyük bir işçi sınıfı doğdu Rusya'da ve iyi örgütlenen işçi sınıfı Lenin önderliğinde iktidarı alaşağı ederek yıktı. Yerine Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği adında Sosyalist bir Cumhuriyetler birliğini kurdular. Sosyalist yönetimden parasını isteyen emperyalistlere; Lenin kime verdiyseniz gidin ondan alın dedi kelimenin güncel anlamıyla. Sosyalist Cumhuriyetler birbirinden ayrılarak; 1990’lar da resmen çöktüler ve kapitalist liberal ekonomi ile yönetilmeye başladılar.
Osmanlı İmparatorluğu’nda aynı dönemde aynı emperyalist ülkelerden kredi aldı. alınan kredi ile hemen hemen üretime dönük bir şey yapılmadı. İyi Boğazda villa, yalı, konak... v.b. yapılar yapıldı. Üretim olmadığı için kredi de ödenemedi. Dış borç ödemeleri için ayrı bir bakanlık bile kuruldu; Duyunu Umumiye İdaresi adında şimdiki bakanlık işlevi görecek kurum oluşturdu. ...velakin kredileri ödeyemediler. Herkes gibi borç sahipleri yani tefeciler, fırsat kollar ve kolladıkları fırsat oluştuğunda; borçlarının tahsili için ülke işgal edildi veya borç tahsili için ülke icraya verildi ve el konuldu. Bundan o zamanın yöneticileri olan han, sultan, paşa,ağa...v.b haberleri elbette vardır. İcra yapılırken kocaman Osmanlı Ordusundan bir mermi dahi atılmadı, attırılmadı. Olan yine fakir halk çocuklarına oldu. Orduda bulunan yüksek rütbeli subaylar istifa ettirilerek milis yapıldı ve halkın desteğini de alarak ülke sınırlarımız çizildi.
.....Ve o hanların, sultanların, paşaların, ağaların...v.b. saraylarının, villalarının, yalılarının paralarını bu perişan, yoksul halka; aç, susuz, çıplak bırakarak ödettirdiler.
Günümüze gelirsek hala emperyalizme çalışıp ödüyoruz ülke olarak ve aklımıza gelen başımıza gelir mi? bilmiyorum. Bazen gelir; aklımıza gelen başımıza.
Kişi ya da birey olarak düşünürsek de; ihtiyaçlar bitmez. Bankalar öyle bilimsel çalışıyorlar ki; tatil, araba, ev, arazi, ürün, işyeri açma, iş genişletme, bayram, eğitim, evlenme, tüketici... Sayamadığın kalemlerde kredi veriyor. Almayın kullanmayın diyeceğim, ancak ne yazık ki; bende mağdurum çünkü bende kullanıyorum. Ve ola ki; başımıza bir ölüm gibi olay gelse çocuklarımızdan tahsil ederler.