ÖMÜR BİTER YOLLAR BİTMEZ… GAZİANTEP’TEN HALFETİ’YE

.
Kolayına “Yeşil Nizip” dememişler bu güzel yerleşkeye. Bu yazımı, bize Saklı Cennet’i, Birecik’in gizini, Güzel Halfeti’yi tanıttıktan sonra, genç yaşında aramızdan bir yıldız gibi kayarak bilinmeze göçen Yeni Çizgi’deki köşemin ilk sahibi Ali Koçum’a saygıyla adıyorum. Işıklar içinde yat güzel insan!  NİZİP YİNE BİZİM, BİLDİĞİMİZ YEŞİL NİZİPGün doğarken Gaziantep’ten bindik arabaya. Mevsim yaz ya, sıcaklara bastırmadan yol almak gerek.Slo ile ben. İkimiz, Nizip’e, Birecik’e, Zeugma’ya, Halfeti’ye, Baraja doğru seyran edeceğiz.Arkadaşımın kendi deyimiyle bir “enayi kumbarası” var. Obez biri gibi durmadan onarım harcaması yaptırır arkadaşıma bu dört tekerlekli kumbara. Ama neme gerek yine de masrafının hakkını verir. Kuş gibi alıp uçurur bizi gideceğimiz her yere.Programımızın başında Saklı Cennet’i var Haci Salih Yıldıran’ın. Orada alabalığımızı yiyip Nizip’e doğru yola revan olacağız yine.Saklı Cennet sapağını geçtik. Slo’nun dalgınlığına geldi sandım.“Hop hop! Geçtik kaptan!”Arkadaşım gülüyor. Anlaşıldı, programımız değişti.“Önce Nizip’e uğrayacağız. Nizip Slonun kenti. Benim de çocukluğumun geçmişliği var orada. Dedem Nüfus Müdürüydü. Okumayı yeni öğrenmiştim. Bastacıdan Hazreti Ali Cenkleri, Aşık kitapları, Nasrettin Hoca gülmeceleri, Keloğlan masalları alır, bayıla bayıla okurdum. Yüzükoyun serildiğim halının üstünde... Dirseklerim yerde, kitabım önümde…Ben çocukluk yıllarımın filmini izlerken Slo’nun bir azizlik daha yaptığını Nizip’i geçince ayrımsadım.“Niyetin ne senin şair?”Gülüyordu yine.“Kelaynaklar fazla bekletmeye gelmez,” diyordu. Nizip’e de dönüşte uğrarız.”Nitekim dönüşte uğradık ama pek doyurucu olmadı Nizip’le Saklı Cennet buluşması benim için. Bu iki güzel yerleşkeye sonraki günlerde gidecek, çıkartacaktık tadını. Onu da ayrıca yazarız artık.Nizip yine bizim bildiğimiz Nizip. Oysa çok işlek bir yolun üzerine kurulmuş bu ilçemiz. Zengin doğal yerüstü kaynakları var. Zeytinlikler, fıstıklıklar kenti. Hemen hemen herkesi bir yıllık geçimini sağlayacak kadar gelir getiren zeytinliği ya da fıstıklığı var.Hatta fazlası da yok değil. Oğlan evermek, kız gelin etmek için bu fıstıklıkların ya da zeytinliklerin bir yıllık gelirini değerlendirmek yeter.Nizip’i severim. Çünkü bu ilçe benim çocukluğumun okuma yazmaya ilk adım attığım yıllarımın yöresidir. Yedi sekiz yaşlarımdayken toprağı bol olası, ışıklar içinde yatası dedem Ökkeş Bahri Günenç, bu ilçenin Nüfus Müdürüydü. Bana bol bol harçlık verirdi. Ben de haraçlıklarımla dondurma, çikolata, şeker almayı düşünmezdim. Tümünü gidip dört tekerlekli ahşap arabasında kitap satan Ali Dayı’ya yatırırdım. Onu arayıp bulmak o kadar da zor olmazdı. Avuç içi kadar yer Nizip. Ali dayı!” diye bağırsan!“Burdayım oğul!” diye yanıt verir sana.Avucumdaki paraların hepsini onun avcuna aktarırdım.“Seç seç al bakalım hangilerini okumadıysan…” diye kitap sergisini gönlüme sunardı.Ben de artık o gün hangisi kısmetçe seçer bir kaçını alırdım. Hazreti Ali Cenkleri, Aşık Garip, Sürmelibey, Keloğlan Masalları, Nasrettin Hoca fıkraları çocukluk yıllarımda zenginleştirmeye başlamıştı okuma haznemi.O günleri anımsayıp, yeniden gelmeyi vaat ederek geçtik içinden sevgili Yeşil Nizip’in.SONRAKİ YAZI: KELAYNAKLARIN VATANI BİRECİK’TEYİZ  

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri