.
ÖMÜR
BİTER YOLLAR BİTMEZ… GAZİANTEP’TEN HALFETİ’YE/(4) FEVZİ GÜNENÇEğer ölmeden görmek isterseniz cenneti, o zaman muhakkak gitmelisiniz Halfeti’ye. Bu güzel cennet köşesine yaptığımız ikinci yolculuğumuzu Ali Koçum’un öncülüğünde Özgür Düşünce Derneğinin 12 üyesiyle birlikte bir minibüse doluşarak gerçekleştirmiştik.Aynı yolları geçtik. İşte bir kez daha Eski Halfeti’deydik. Oranın tadını çıkartmaya bakacaktık.Halfeti gerçekten sevilesi bir yerdi. İlçe merkezinin buradan alınıp bir tepenin ardına götürülmesi kimsenin hoşuna gitmemişti ama emir demiri keserdi. Kulların da boynu kıldan inceydi.Ben, Halfeti’yi, camisiyle, minaresiyle birlikte sular altında kalan köyü için sevmedim. Kara gülleri için sevdim en çok. Dünyanın hiçbir yerinde bulunmayan, bulunsa bile çok nadir görülen kara güllerle tanışmak içimi bir hoş etti.Sahildeki kır kahvesinin önüne tezgah açmış kravatlı bir beydi kara güllerin mucidi. Adı İbrahim. Bu Şanlıurfa, Birecik, Halfeti dolaylarında ne çok İbrahim var. Bir çoğu da Halil’li İbrahimlerin.Bir zamanlar bu yörede yaşamış olan Hazreti İbrahim’in anısını yaşatmak için çocuklarına bu adı koyma konusunda yarışıyor yöre insanları.Efsaneyi bilirsiniz:
Babillilerin bayramı idi. Onların âdetlerine göre; bayram gelir gelmez, küçük-büyük, kadın-erkek, zengin-fakir kim varsa, bayram yerine koşarlardı. Şehirde kimse kalmazdı. O gün, putlara hizmet edenler de bayram yerine gitmeye hazırlandılar.
İbrahim'e:“Sen de gel, birlikte gidelim,” dediler.
İbrahim: “Bugün ben,
yıldızlara baktım, rahatsızım gelemem,” dedi.O zamanın halkı,
yıldızlara bakarak hareket ederdi.
Herkes gözden kaybolunca puthaneye gitti. Kapısını açtı. İçeri girdi. Elinde
balta vardı. Putlara baktı, önlerine türlü türlü
yiyeceklerin konulmuş olduğunu gördü.Putperestlerin âdeti şu idi ki, bayram için ne yiyecek pişirirlerse,
büyük puta ondan bir pay ayırırlardı. Her putun önüne de, o yemeklerden biraz koyarlardı.Tabii ki yiyecekler kokuşup kalırdı orada.Hazreti İbrahim putlara sordu:“Niçin bu yiyecekleri yemiyorsunuz? Niçin konuşmuyorsunuz? Cevap versenize! Ama doğru! Yiyemezsiniz, konuşamazsınız… Çünkü canlı değilsiniz. Çünkü insan eliyle yapılmış putlarsınız siz. Buna karşın halka nasıl
ilâhlık edersiniz? diye sordu.
SONRAKİ YAZI: Halfetili İbrahim beyin kara gülleri TIK TIK...Müjde müjde!.. Bir daha müjde! Açıkgöz Türk çiftçisi, son iki yıldan beri kabaktan karpuz üretmeyi, başarmış, ister ye ister yeme diyerek tüketicimize emsalsiz bir hizmette bulunmaya başlamıştı. Şimdi açıkgöz Türk çiftçisinin yeni buluşunu bilgilerinize sunuyorum:Artık salatalık, yani şu bildiğimi hıyar da dolmalık kabaktan üretilmeye başladı. Nobel jürisinin bu önemli buluşları görmezden gelmesi bağışlanacak iş değil. Nobel ödülleri bu yıl muhakkak benim seki, açıkgöz çiftçime verilmeli.
FEV