Newroz yaklaşıyor.Kış geride kaldı...Doğa bahara durdu... Börtü böcek canlandı...Havaya, suya, toprağa ateş düştü...Karlar eridi, pınar pınar kaynıyor, köpüklü sular şarıldıyor. Ağaçlar canlandı, önce tomurcuğa durdu, şimdilerde çiçeğe hazırlanıyor, sonra meyveye duracak...Doğanın yasası işliyor yani...Ne yapsanız, ne etseniz de onu durduramıyorsunuz.HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ “Çiçekleri koparabilirsiniz ama baharın gelişini durduramazsınız” demiş.Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nden de korktunuz. Kadından, gençten, gelecekten, güzellikten korkuyorsunuz.Zulmü bir yaşam biçimi ettiniz.8 Mart kutlamalarını, dayanışmayı, mücadeleyi zulme boğdunuz. Kutlamalara saldırsanız, kadınları gaza, zulme boğsanız da yaratıcı kadın yaşamı düzenleme iddiasından vazgeçmiyor.‘Jin ile jiyan’ın yani yaşam ile kadının, doğa ile kadının bu kadar iç içe bu kadar barışık ve doğurgan, üretken, yaratıcı oluşunun “hikmeti” olsa gerek...Ve işte bir kez daha iktidarınız, zulmünüz, tanklarınız, toplarınız, yalanınız, dolanınız cemre karşısında zavallı ve biçare kalıyor.İşte yeniden bahardayız...Kürt ile Türk’ün, tüm halkların el ele vereceği, kol kola girerek halaya govende duracağı, dansların şarkıların, türkülerin bir birine karışacağı mevsimdeyiz...İşte Newroz’dayız...Yine Newroz’dayız...Yenigün’deyiz, bahardayız.Ne denli ağır olsa da geçiyor acılar... Ne denli yüklenseniz, ne çok zulüm uygulasanız da geleceğe ket vuramıyor, yaşamın akışını durduramıyorsunuz.Bir yerden sızıveriyor, bir yol buluyor gün, güneş...Bir çatlak buluyor su, akıyor ve çatlağı koca bir yatağa çeviriyor...Dicle oluyor, Munzur oluyor, Aras, Meriç, Ceyhan, Kızılırmak oluyor, Asi oluyor.Özgürlük ateşini söndüremiyorsunuz.Cizre’yi yerle bir etseniz, Sur’u viran etseniz, Kürdün başından eksik etmesiniz de balyozunuzu, yakıp yıksanız da çaresizsiniz.“Cizre halkı olarak diz çökmeyeceğiz” diyen Halk Meclisi Eş Başkanı Mehmet Tunç öldürüldü ama mücadele sürüyor.Barış, eşitlik özgürlük idealini öldüremiyorsunuz.Bedeli ağır da olsa direniş kazandırıyor...Selma Irmak “Ağır bir kış yaşadık” demiş.Evet, iktidarın halka kan kusturduğu bir kış yaşadık.Ağır mı ağır...Öyle birkaç gün, sayılı geceler değil....Kürtler aylarca süren acılar içinde kıvrandı.Cizre yerle bir edildi.Kürdün yaşadığı acının Türk’ün boğazında düğüm olduğu aylar yaşadık...Tüm ırkçı, şoven ve milliyetçi söyleme, kamplaştırarak Kürdü ve barış isteyenleri hedefe koyma hesaplarına rağmen, Türkiye halklarının acı ve gözyaşı içinde, keder ve yas içinde geçirdiği uzun kış geceleri yaşadık.İktidarın ezdikçe, tankla topla sefer düzenledikçe attığı zafer naralarına rağmen Türkiye halklarının Cizre’de Sur’da ve daha onlarca yerleşim alanında yaşanan vahşete alkış tutmadığı günler yaşadık.Güçlü bir dayanışma, büyük bir direniş, iktidarın zulmüne karşı bir barikat oluşturulamazsa da şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, Türkiye halkları AKP iktidarının vahşetine alkış tutmamış, onun dezenformasyonuna esir olmamıştır.Ve bir kez daha yenildiniz. Zulüm yenildi Direniş kazandı.Şimdi Newroz’da el ele tutuşma zamanı...Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkes’i, Arap’ı... Tüm dillerden ve inançtan halklarımızın Newroz’u zulme karşı birlikte kutlama zamanıdır.Newroz’un, eşitlik, özgürlük ve barış ateşine dönüştürüleceği zamandır...Halklar direnerek kazanır... (EVRENSEL)
Newroz, ağır kış ve direnerek kazanmak
.