.
Genel seçimlere 55 gün kaldı. Vaatlerinde, eleştirilerinde dozu epey arttı, daha da artacak.13 yıllık AKePe iktidarı sırasında 420 milyar dolar çoğalan dış borç yükü, işsizlik, iflas eden işletmeler, halkın bankalara biriken kredi ve kredi kartı borçları ekonomi alanındaki eleştirilerin merkezinde yer alacak kuşkusuz.AKePe iktidarının sözde temsilcileri ise IMF ye olan borcun ödendiğinden (toplamı 28 milyar dolardı), sağlık alanında yaptıkları yatırımlardan, her altı ayda bir tamir görmek zorunda olan duble yollara harcanan milyarlardan dem vurarak savunmaya geçeceklerdir. Tabi, bu arada “ sadaka” sosyal yardım harcamalarını unutmayacaklar.Ben şimdi birkaç rakamdan söz etmek istiyorum. Bu rakamlar da bu seçim döneminde halkın bilincine çıkarılmalı ve hatta bu konuda sağlam deliller elde edilmeli, gelecek günlerde bunların aleyhte kullanılmaması için iş sağlama alınmalıdır. Gene bu konuda alınacak önlemler de halka iyice anlatılmalıdır._ Bu gün merkez bankasının döviz rezervi toplam kaç milyar dolardır?_ Devletin doğrudan dış borcu ne kadardır?_ Özel sektöre ve belediyelere ait olup ta devletin garanti verdiği borçların toplamı nedir?_ Kısa vadeli (ilk üç ayda ödenecek) ne kadar milyar dolar ödeme yapmamız gerekmektedir?_ 2014 yılında yapılan sosyal yardım harcamaları kaç milyar, 2015 yılının ilk üç ayı içerisinde ne kadar harcama yapılmıştır?_ 2014 yılı sonu itibarı ile işsiz sayısı kaçtır?_ 2015 yılının ilk üç ayında ihracattaki düşüş oranları ne kadar, düşüşün sebepleri neler?_ İthalat ne durumda?_ Sanayi üretim oranları 2104 yılı ile karşılaştırıldığında düşüş ne kadardır?_ Bitirilen hayvancılık alanındaki durumumuz ne, tarım ürünlerinin ihracatı ne kadar, buna karşılık ne kadar et, kesimlik hayvan ve gıda maddesi ithal etmekteyiz?_ İlk üç aylık dönemde cari açık ne kadar, yılsonuna kadar ne olur?_ Ülkemize giren kaynağı ve sebebi belirsiz kaç milyar dolar (kara) para var, bu milyarların girişi neden hep seçim dönemlerine denk gelir?Bu gibi soruları biraz daha çoğaltabiliriz. Ama bu köşe için çokta önemli değil. Asıl önemli olan AKePe iktidarının alternatifi görünen siyasi partiler ne diyecek, nasıl önlemler alacaklar. Onların anlı şanlı ekonomistleri, danışmanları, propaganda ve reklam uzmanları her halde bu gibi konuları da düşünüyorlardır.Şimdi birazda bu dönemin sosyal ve siyasal sorunlarının neler olduğuna dair sorular ürütelim._ Son birkaç yıldır aşama aşama hayata geçirilen faşizan yasalar ne olacak?_ Rant uğruna peşkeş çekilen koylar, limanlar, vadiler akarsular kurtarılabilecek mi?_ Mahkeme kararlarına rağmen yapılan yüzlerce kaçak yapı yıkılıp, kamu yararına kullanılmaları sağlanabilecek mi?_ Karalama defterine dönen kamu ihale yasaları, kadük bırakılan borçlar hukukuna dair düzenlemeler, belediyelerden alınan imar yetkileri yeniden nasıl düzenlenebilir?_ Kentsel dönüşüm masalları ile sürdürülen rant yağmasının önü nasıl alınacak, denetim dışında bırakılan TOKİ vb. kurumların meclis ve Sayıştay denetimi altına alınıp alınmayacağı sorunu nasıl çözülecek?_ Sadaka anlayışı ile yapılan sosyal yardımlar insan onuruna yaraşır duruma nasıl getirilecek, çok başlılık ve vurgun söylentileri ortadan nasıl kaldırılacak?_ Yok edilen yargı, AKePe nin maşası haline getirilmeye çalışılan güvenlik kurumları hukuksal ve demokratik düzleme nasıl çekilecek?_ Kamplaştırılan toplumsal kitlelerin barışması ve çökertilen ahlaki normların yeniden nasıl tesis edileceği gibi çoğaltılabilecek birçok soruda bu bağlamda ele alınmalıdır.Bir yığın hastalığın sardığı ve yer yer kurumaya başlayan bir ormanı işaret ettim ben.Tek tek ağaçlardan öte ormanın tümüne bakılması gerektiğini düşünüyorum,onun içinde sorunların çerçevesini çizmeye çalıştım.Teşhis konusunda yeteri kadar uzmana ve tedavisi için binlerce hekime sahip olduğunu düşündüğüm siyasi partilere bir pencere açayım istedim.Yıllardır meydan meydan haykıran sendikaların, demokratik hukuk devletini savunmak için çaba sarfeden Demokratik kitle örgütlerinin bu gibi konularda dile getirdiği ve çoğu zaman çözüm önerileri ile birlikte hazırladıkları raporların ve yapılan alan faaliyetleri sırasında kamuoyu ile paylaştıkları tüm görüşlerinde ele alınması ve göz önünde tutulması gerekmektedir.Sözün özü; eğer yeniden bir demokratik devlet söylemi hayat bulacaksa bu ülkenin tüm anti-faşist ve anti-kapitalist bireylerin ve örgütlerinin söyledikleri dikkate alınmalı, projeler haline dönüştürülmeli ve 55 milyon seçmenin tamamına herkesin anlayacağı bir açıklıkla anlatabilmelidir.Biz söyleyelim de…