Üniversitelerimizi rektörler yönetiyor. Kenan Evren’in Yüksek Öğretim Kanunu (YÖK) her üniversitenin başındaki kişiye Cunta Lideri Kenan Evren’in sahip olduğu yetkileri aratmayacak yetkiler verdi. Darbenin ilk yıllarında o rektörler bölgenin en yüksek rütbeli askerine bağlı çalışıyordu. Akademisyenlik hayatım, asistanlık yıllarımda bir haksızlığı dile getirmek için dekan ile konuşmamızda, dekanın bana “Durumuna şükret. Başımızda asker var” demesi ile başlamıştı. Sonra Evren üniformasını çıkardı ve sivil(?) oldu. Ama hep başımızdaydı. Aradan geçen 34 yıldan sonra Yüksek Öğretim Kanunu ile halen başımızda ve rektörler halen öğretim üyelerine bir zamanlar dekanın bana söylediği şeyler söylüyorlar.Devlet üniversitesi sayımız 200’e yaklaştı. 4 yılda bir bu üniversitelerin rektörleri değişiyor. Yüksek Öğretim Kanunu rektöre her yetkiyi verdiğinden üniversitenin huzuru, bilimsel ve sosyal başarısı rektörün sütüne kalmış. Kenan Evren ruhunu içselleştirmiş olanlar için üniversite eşittir kışla. Aykırı ses olmayacak. Rektör ne derse “Evet efendim, sepet efendim” denilecek. Hele öyle siyasi konularda, ucu rektörü atayan devletlilere dokunacak eleştiriler filan hiç olmayacak. Siyaset bilimi ile uğraşan hoca siyaset yapmayacak, sosyal bilimci profesör, doçent, asistan sosyal konulara karışmayacak. İlla karışacaksa da örneğin “Tarikatların sosyal yaşamımıza getirdiği renk ve kalite” gibi faydalı konuları araştırıp, yazabilecek. Almanca hocası, bu günlerde Alman televizyoncu ile hasıl olan gerilimden dolayı, mümkünse derslerine ara verip derslere bir süre için, Suudi kralın ziyaretinin anlam ve önemini vurgulamak kaydıyla Arapça hocası girecek. Mühendis hoca, bugüne kadar devletten aldığı teşvik paralarıyla büyümeyi, paraları arsaya, binaya yatırarak daha da büyümeyi öğrenmiş, Suriyeli ucuz işçiyi görünce gözleri parlamış sanayiciyi(?) fazla üzmeden, ona teknoloji, araştırma, geliştirme gibi konulardan bahsedecek, sonu belli olmayan projeler hazırlayacak.Önümüzdeki haziran ayında, içerisinde Ankara, Atatürk, Boğaziçi, Ege, Gaziantep, İstanbul Teknik, Karadeniz Teknik, ODTÜ, Yıldız gibi ülkemizin en eski ve büyük üniversitelerinin olduğu 21 üniversitede rektör ataması yapılacak. Kanun gereği önce üniversitede sadece öğretim üyelerinin (profesör, doçent ve yardımcı doçent) katılımıyla (Araştırma görevlileri, okutmanlar, öğretim görevlileri, daire başkanları, sekreterler, teknisyenler sanki o üniversitenin elemanı değilmiş gibi) bir seçim yapılıyor ve isteklilerden en yüksek oyu alan 6 profesör rektör adayı olarak YÖK’e sunuluyordu. YÖK mülakatla(?) sayıyı 3’e indiriyor ve Cumhurbaşkanı da bu üçün içinden birini rektör olarak atıyordu. Cicim ayları ve yıllarında şimdi “Paralelci” ilan olunan adaylar bazı üniversitelerde en yüksek oyları alıp rektör olmuşlardı. Şimdi bir envanter yok. 21 üniversitenin hocalarının ne kadarının halen paralelci, solcu, sakıncalı(?) olduğuna ilişkin bir istihbarat ve bilgi mutlaka var da, bu hoca milletine güven olmaz. Ya seçtiği 6 aday da yukarıdakilerin işine gelmezse? Ya 6 aday da paralelci olursa?“Yaaaa. Gerçekten bunu hiç düşünmemiştik.” diyen YÖK, duruma el attı. Çalışıyorlar. Zaten sakat olan uydurma seçimi bile riskli ve sonuçlarının tepedekileri öfkelendireceğini, şekerini yükselteceğini düşündüklerinden bir yol aramaya başladılar. Sızan bilgilere göre bulmuş gibi görünüyorlar. “Bu halk muhtarını seçer, apartman yöneticisini seçer, dernek başkanını seçer, cumhurbaşkanını, milletvekilini seçer ve hep doğru yapar, yapmazsa bir daha seçtiririz” kafasındaki devletlilere ve YÖK’e göre, hoca rektörünü seçerse yanlış yapabilir. Bu nedenle işi şansa ve hoca takımına bırakmamak gerekir ve YÖK “Seçim zaten antidemokratikti. Daha demokratik bir şekilde kriterleri biz belirleriz, bizim kriterlerimize uyan isimleri cumhurbaşkanına bildiririz. Cumhurbaşkanımız da münasip bulduğu isimleri üniversitelere rektör olarak atar. Demokrasi, söz hakkı filan diye geveleyen hocaları da paralelci, solcu, kökü dışarıda düşüncelerin sözcüsü, münafık, yok hükmünde filan ilan eder, üniversitelerimizi dikensiz gül bahçesine çeviririz.”İyi mi?
Ne seçimi lan'
.