Muhalefet kendi rotasını çizmeli!
Cumhuriyet’in 101. yılı bütün yurtta dış temsilciliklerde ve yavru vatan Kıbrıs’ta (29 Ekim 2024 günü) coşkulu törenlerle kutlandı. 2017 Anayasa Referandumu sonrasında iktidar cenahı “artık tamam” diye düşünerek Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını askıya almıştı. Hatta bazı “hızlı” valiler işi yasaklama boyutlarına kadar taşımışlardı.
O yıllarda AKP içinde alt düzeyde yöneticiler “yeni bir devlet kuruyoruz” bile demişlerdi. Baktılar ki halk Cumhuriyet’ten onların sandığı kadar kolay vazgeçmiyor, o zaman “biz de Cumhuriyet’i ve Atatürk’ü seviyoruz” trenine bindiler.
Cumhuriyet’in 101. yılı Külliye’de de kutlandı. Törenin başında Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Cumhuriyet için güzel dileklerle süslediği duasını “El Fatiha” diyerek bitirdi. Yani Cumhuriyet’e Fatiha okudu ve okuttu!
Akademisyen Fatih Yaşlı Külliye’deki törenden bir gün önce sosyal medya hesabından şöyle dedi: “Efendiler yarın; rejim değişmemiş, 1923’ün kurucu felsefesi yerle yeksan edilmemiş, üst ilkesi din olan bir rejim kurulmamış gibi Cumhuriyet kutlamaları yapıp, bankaların holdinglerin Cumhuriyet temalı reklamlarıyla içleneceğiz. Çünkü böylesi hepimizin işine geliyor!”
Sıklıkla “yüzde 99’u Müslüman olan ülkemizin” denilir. Alt perdeden bir İslam Cumhuriyeti hissiyatı oluşturulur. Bu devletsel tavır, hep “muhafazakâr hassasiyet” dikkate alınarak yapılır! Daha AKP ortalarda yokken de böyleydi. Şimdi mecburiyet(!) haline geldi. Muhalefetimiz de bu konuya çok dikkat ediyor. Hatta bu hassasiyet bir adım daha ileri giderek, “AKP’ye malzeme vermeyelim” çizgisine geldi. Farkına varmadan AKP gibi davranılır oldu.
Halbuki AKP muhalefetin her türlüsüne karşı. Ülke yararına yapılan karşı çıkışların tümünü “terör eylemi” olarak algılıyor. Ne yaparsanız yapın iktidara beğendiremezsiniz! Zaten “zat-ı devletleri” sizi beğeniyorsa sizin işiniz bitmiş demektir!
Taze bir örnek verelim. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan partisinin Grup toplantısında konuşurken “CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel’e de takdirlerimi iletiyorum” dedi. Hemen ardından da nerede nasıl davranması gerektiğini söyledi:
“Terör örgütü mensupları Esenyurt’u kasıp kavururken bundan rahatsız olmayacaksın!”
Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in gözaltına alınması karşısında CHP Genel Başkanına sesini çıkarma deme hakkını kendinde görebiliyor.
Terör örgütü faaliyeti varsa devletin polisi jandarması yok mu? Belediye başkanı mı yakalayacak? Ayrıca bu tür ithamların altı boş çıkmayacağı ne malum? Eski içişleri bakanı Süleyman Soylu “İBB’de 505 terör örgütü mensubu var” dedikten sonra büyük bir pişkinlikle şu ifadeyi verdi:
-Ben onu siyaseten söyledim!
Rotayı iktidara göre ayarlamak, muhalefeti onun dümen suyuna sokar:
-Muhalefet kendi rotasını çizmeli!