Laiklikten ne anlaşıldığını sözlük tanımıyla açıklayalım. Türk Dil Kurumu laikliği; devlet ve din işlerinin ayrılığı, din ve vicdan özgürlüğünün gerçekleşmesi bakımından yansız olunması şeklinde tanımlamaktadır.
Bir diğer tanımlamada laiklik; insanın inanç, ibadet, vicdan ve düşünce hürriyetinin devlet tarafından güvence altına alınmasıdır.
Buradan hareketle, laik birisini de; devlet ve din işlerini birbirine karıştırmayan kişi şeklinde tanımlayabiliriz.
Laiklik kelimesinin kökeni Fransızcada ''Laiqu''dur.
Laik bir devlette, toplumun yaşayış biçimini, hükümetin işleyiş kurallarını bilimsellik düzenler.
Tabii ki laiklik, asla dinsizlik değildir. Dine karşı olmak da değildir.
1876 yılının ilk Osmanlı Anayasası, padişahı sultan olarak devletin, halife olarak dinin başı kabul ediyordu.
Cumhuriyetimizle beraber 1923 yılında devlet yönetimi, dini kurullardan tamamen ayrıştırılmıştır.
Ancak, ülkemizde dinin siyasete alet edildiğinin, geçmişten günümüze birçok öneklerine şahit oluyoruz.
Laiklik ilkesine yoğunlukla karşı çıkan birçok siyasi partiler kurulmuştur. Bu siyasi partileri destekleyen ve siyasi partilerin desteklediği birçok cemaat ve tarikatlar da laiklik karşıtı eylem ve söylemlerde bulunmaktan çekinmemişlerdir.
Dindar bir nesil yetiştirmek için yoğun bir çaba sarf edilmektedir.
Bugün ülkemizde 31.450 ortaokul ve lise vardır. Ortaokul ve lise düzeyinde imam hatip okulları 8.673 adettir. Yani yaklaşık üçte biri, 208 üniversitenin yarısında, 105 adet ilahiyat fakültesi bulunmaktadır. İlahiyat fakültelerinde okuyanların sayısı, hukuk fakültelerinde
okuyanların 2 katı kadardır.
Orta ve lise düzeyinde öğrenci sayısı yaklaşık 10 milyon olup, bu düzeydeki imam hatipli öğrenci sayısı bu rakamın % 10'una yaklaşmıştır.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın rakamlarına göre, 4 milyonun üzerinde kişiye kuran kursu eğitimi verilmiştir.
Yaz kuran kursları, 4 - 6 yaş grubuna yönelik kurslar, yatılı hafızlık eğitimi alanlar, camilerde eğitime katılanlar bu rakamı oluşturmaktadır.
Dine dayalı bu eğitimin birincil hedef kitlesi, çocuklar ve gençler olmaktadır.
Bütün bunların neticesinde, sorgulamayan, düşüncesini açıklamaktan kaçınan, daha açıkçası, biat eden bir toplum ortaya çıkmaktadır.
Oysa ne demiştir Cumhuriyetimizin Kurucusu Ulu Önder Atatürk, ''Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir. ''Mürşit, doğru yolu gösteren kişi veya kılavuz anlamındadır.
Bilim, toplumun, dünyanın ilerlemesini sağlayan bir lokomotiftir. Bugün dünyanın ulaştığı refah düzeyi bilim sayesinde olmuştur. Otomobil, tren, uçak, gemi, kullandığımız ev araç-gereçleri, telefon, internet, yollar, köprüler, barajlar hep bilimle, mühendislikle insanlığın hizmetine sunulmuştur.
Sağlık için ise söylenecek o kadar çok şey var ki;
En son, covid salgınına önlem almak için bütün dünya ülkelerinin sıraya girerek peşinde koştuğu aşı, bilimin bir eseri ve sonucu değil mi? www.yenicizgihaber.com YENİ ÇİZGİ