Kuru Kalabalık
Aidiyet duygusunu kaybetmiş, birbirini sadece meta olarak idrak edebilen toplumların vazgeçilmez tabiridir, kuru kalabalık. Bu tip toplumlarda mevcut düzene sıkı sıkıya bağlı bir itaat kültürü mevcuttur.
Eğitim sadece kendi bildikleri ile sınırlıdır, bu sınırın dışına çıkmaya çalıştıklarında hafif bir tramva belirtisi başlar. Çünkü bilginin ötesine gitmek onlar çok meşakkatli ve çetin bir iştir.
Adalet hukuk ile değil, kanun ile sağlanmaya çalışılır. Dedik ya sıkı sıkıya bağlı bir itaat söz konusu. Hukuk dışına değil kanun dışına çıkmak sizi her an kuru kalabalıktan men etmeye müsaittir. Bir anda bu kitlenin nezlinde gaflet ve dalalet içinde olabilirsiniz, hatta ihanet daha ötesi değersiz, kutsaldan uzak bir yaratık haline gelebilirsiniz.
Ekonomik olarak sürekli kanaat duygusu ön plandadır. Hayat pahalılığı, alım gücünün azalması onlar için mühim değil. Şükretmenin anlamını idrak edemediğiniz an dinden çıkabilir, afaroz edilmek üzere sıranızı bekleme durumunda kalabilirsiniz.
Üretim, en alt seviyededir. Sadece bu kitleyi idare etme arzusunu taşıyan kişilerin ihtiyacını karşılamak için vardır.
Ticaret alanı dardır. Protektorya devlet anlayışı bu minvalde başroldedir. İçerde bağımsız, dışarda bağımlı olma ilkesi esastır.
Sanat toplumdan uzak, toplum sanattan uzaktır. Ismarlama eserler ile sanatçı kimliğini ön plana çıkaran bu şahıslar Çukurova yevmiyecisi gibi ekmeğini kazanmaktadır.
Sorgulama hissiyatını kaybetmiş, algılarla ve yönlendirme ile bir ipte sıralandırılmış bu kitleler için henüz tıp alanında bir çalışma yapılmamıştır. Böyle kitlelerin etkin olduğu ülkeler için Ziya Paşa reçeteyi açıklamasa da muayene raporunu şu şekilde belirler:
Ne günlere kaldık ey Gazi hünkar
Eşek defterdar olmuş katır mühürdar!..