Yine maden faciası, yine işçi katliamı. Bir yanda Soma maden kazasında kömür uğruna canlarını veren yüzlerce işçinin davası, mahkeme sonuçlarında sorumlular hakkında verilen beraat kararları, maden sahibinin İstanbul’un göbeğinde yükselen gökdelenleri, diğer tarafta yeni iş cinayetleri, “Takdiriilahi ve rahmet” açıklamaları, “Sorumlular(?) yargı karşısına çıkarılacak” deyip işin içinden sıyrılma çabaları. Her şey üç beş kuruş daha fazla para için. Yer Şırnak. Açık kömür madeni. Yani yüzlerce dönüm kapkara, çorak, altüst edilmiş bir arazi. Üzerinden her gün “Tarladaki karıncayı” bile algıladığı, asla yanlış yapmayacağı söylenen silahlı, silahsız onlarca insansız hava aracının (İHA) geçip fotoğraflar çektiği, fotoğrafları ilgili ve yetkililere ilettiği Şırnak toprağı. Devlet yetkilileri, Bakanlar işletmenin ruhsatsız olduğu tespit edilince işin içinden sıyrılmış ve tüm suçu madeni işletenlere attıkları için rahat bir nefes almışlardır. Yani işletme kaçak çalışıyormuş. Sanki açık maden ocağı Şırnak’ta yüzlerce dönüm arazide değil de, 5 katlı apartmanın bodrum katının penceresiz odasında kömür çıkaran gizli bir çukur. Hadi diyelim sineği gören, teröristi yürüyüşünden, gözünün üstündeki kaşından anlayan insansız uçaklar bu koca madeni göktaşı düşmüş jeolojik tarihi eser sandı, bu madenden çıkarılan kömürler uzaylılar tarafından ışınlanarak mı tüketileceği diğer gezegenlere gönderildi? O bölgede kara yolu ile yolculuk ederken hemen her on kilometrede kontrol yapan devlet görevlileri kömür taşıyan bu koca koca kamyonları görmedi mi? Gördüler de, kamyonların arkasındaki yükü kömür değil de Gazze’ye, İdlib’e gönderilen insani yardım malzemesi mi sandılar? Şırnak’ta sosyal ve kültürel yaşamı güzelleştirmekle, çiçekli parklar, genişletilmiş yollar, sanat sokağı yapmakla meşgul kayyum belediyenin zabıtaları Şırnak caddelerinden geçen bu kamyonları görmedi mi? Görüp de ne olduklarını anlamadı mı? Anladılar da “MİT” kontrolünde yardım malzemesi olabilir. Maazallah kamyonları durdurursak Can Dündar’ın, Enis Berberoğlu’nun başına gelenler bizim de başımıza gelebilir” mi dediler? Yoksa yükün düpedüz kaçak kömür olduğunu bildikleri halde “Ruhsatsız maden patronlarının yükseklerde bir yerlerde ilişkileri vardır, karışırsak bizi Şırnak’a sürerler, yanarız vallahi” mi dediler. Biliyorum. Bu işin sorumlusu olan ustabaşı, işçibaşı, kamyon şoförü, maden bekçisi, davul tozu, minare gölgesi hesap verecek. Böylece ölen yedi işçinin ve bundan sonra ölmeye devam edecek işçilerin kanı yerde kalmayacak. Ve istikrar bozulmayacak.
Kör İHA
.