Kent Kültürü ve Popüler Kültür Tuzağı

.

Gerek global, gerekse ülkelerin içindeki nüfus hareketleri/göçler ile kent kavramı, erken modern kent kavramının ötesinde yeni bir şehirleşme kültüne dönüştü. Kent ve şehirleşme kavramları genelde birbirine yakın kavramlar olarak kullanılsa da, aslında faklı iki anlam taşır. 

Kent kavramı Rönesans ve Aydınlanma ile birlikte burjuva sınıfının oluşturduğu, Kadım Yunan döneminde de adı geçen ‘’site kültürü’’ne karşılık gelen bir kavramdır. Şehirleşme ise nüfus göçlerinin büyüttüğü kozmopolit yoğunlaşmadır. Arzu Yılmaz Aslantürk’ün de doğru tanımlamasıyla; Millattan önce Aristo, şehirleri insanların daha iyi bir hayat sürmek için bir araya geldikleri yerler olarak tanımlarken, bugün kent kavramının tanımlanmasında ekonomik faaliyet, istihdam yapısı, nüfus yoğunluğu gibi çeşitli kriterler kullanılmaktadır. Buna ek olarak sanayi devriminin kentsel mekânı ve işlevini değiştirmesi, kent ve şehir kavramının kavramsal kullanım farklılığını da beraberinde getirmiştir.

Ahmet Hamdi Tanpınar'ın ‘’şehir inşa eder, kent imha eder’’ saptaması, kent ile şehir arasındaki ikilemi açıkça ortaya koymaktadır. Beş Şehir eserinde şehri medeniyet algısı içerisinde değerlendiren Tanpınar, şehri toplumsal hafıza mekânları olarak adlandırmıştır. Ona göre tarihsel dokunun işlediği mekânlar şehir olarak kabul edilmektedir. 

Batı’da modernitenin ürünü olan kent kavramı ise, nüfus hareket sürecini yansıtan Sanayi Devrimi’nden  sonra alan yazının da sıkça kullanıldığı görülmektedir. Buradan hareketle kent terimi modernite ile ilişkiliyken şehir terimi ise medeniyet kavramı ile bağlantılı olması kavramlar arasındaki işsel bağın kültürel yorumunda kaynaklanmaktadır.(Tanpınar’dan aktaran;A.Yılmaz Aslantürk) 

Besim F.Dellaloğlu’nun da aktardığı gibi; Şehir ve medeniyet kavramlarının etimolojik kaynakları aynıdır. Medeniyet başkalarına yabancıymış gibi davranmak ve bu uzaklığa uygun bir toplumsal huyu geliştirmektir. Kavramların ortaya çıktığı tarihsellik göz önüne alındığında, şehir yabancıyla karşılaşmanın en muhtemel olduğu yerdir. Dolayısıyla şehir medeniyettir, medeniyet şehirlidir.

Şehrin kavramsal olarak kente doğru değişmesi modernite sayesindedir. Modernitenin kavramsal olarak kentsel edimlere ve aydınlanma felsefesinin ürünü olan humaniteye öncelik tanımıştır.

O halde medeniyet kavramı ulus sınırlarını aşan geniş bir yapı iken, kültür ise yereldir. Ulus veya kent kültürü bu nedenle doğru bir tanımlamadır. Yani bir medeniyet kültüründen söz edemeyiz ancak ulus/kent kültüründen söz etmek mümkündür.

PİYASA VE POPÜLER KÜLTÜR TUZAĞI

20 ve 21. yüzyılda popüler edebiyat dediğimizde aklımıza gelenler bilimkurgu, fantazi, polisi ve pembe dizilerdi. Bunları da yüksek edebiyat kategorisine giden roman, şiir ve tiyatronun karşısında konumlandırıyoruz. Popüler edebiyat babında saydığımız tüm türler de aslında roman ya da öykü yani kurgusal anlatı formunda. 18. yüzyıl Avrupa entelijensiyası romanı aşağı edebiyat kategorisine koyuyordu. Ancak roman 19.yüzyıl boyunca saygınlık kazanıp ‘’yukarı’ ’edebiyat kategorisi içinde yer almaya başlamıştı.(B.Somer,s.14)

Tam da burada piyasa ve hâkim edebiyat kanonun bize sunduğu kültürel arzın ne olduğunu bilmek ve niteliksiz sanat (kitche) ve kültür üretimine dikkat çekmek gerekiyor.

Bülent Somer’in Tarihin Bilinçdışı adlı çalışmasından da aktardığı gibi; Pre-kapitalist dönemin şehirli kültürünün piyasa mekanizması bünyesinde yeniden örgütlenmesi ve bu oluşumun geçmiş dönemin hâkim sınıf kültürünün formlarını ve birikimini yedeğine alması, yeni bir kültür yapanın popüler kültür dediğimiz şeyin ortaya çıkmasına yol açtı. Bu yeni yapı, ekonomik planda sanatsal ve kültürel üretimin parametrelerini kökten değiştirdi. Burjuvazi şehir kültürünün üretim, dağıtım ve dolaşım mekanizmalarını göreli olarak kolay ele geçirdi. Kültürün taşıyıcı sınıfı aristokrasinin yerini artık piyasa odakları ele geçirmiş durumda. 

Günümüzde seçkin aydınlar kendilerini burjuvazinin karşısında korumasız buldular. Mevcut kent kültürü, banal, sıradan ve niteliksiz hale gelme yolunda epey mesafe aldı.

Kentlerin sanat kurum ve dinamikleri de bu mevcut akışa karşı direnmek yerine adeta akışa teslim olmuş durumdalar.

www.yeniçizgihaber.com

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri