Kapitalist sistemin kimliği

.

 Kimliklerin oluşumunu bazen biz belirlemiyoruz. Bize biraz zor gelebilir ama bize bazen dayatılıyor. Kimliklerin kutuplaşması ise tamamen bizim dışımızda gerçekleşen bir durum, sermayedarların alan olarak kullandığı bir durum... Alt tabakada oluşturulan kesimin sistemle sorunu oluşturulur,  dinsel ırksal alanla sorunlu hale gelen toplumsal sınıf daha kolay yönetilir. Hem sermaye hem iktidar için vazgeçilmez durum ortaya çıkar. Kapitalizmdeki her türlü baskı ve tahakkümün -ki bu tahakküm, ister ‘fabrikada çalışmak’ şeklinde olsun, ister siyasi/askerî fetihler şeklinde, ya da kadınların baskıya maruz kalmaları şeklinde olsun- son tahlilde kaynaklandığı yer mal üretimidir. Aynı şeyi, bilinç şekilleri için de söyleyebiliriz. Mal’ın fetiş haline getirilmesi, sadece dış görünüm bakımından bir ekonomik fenomen değildir; onun yerine bütünü kapsayan toplumsal bir yapıdır ve insanların düşünmelerini, hareketlerini belirler… hem de nasyonalizm, ırkçılık ya da kültürelizm şeklinde. Bu ideolojiler ve bilinç şekilleri, bir ‘kimlik ihtiyacı’ ve ‘kendini diğerlerinden ayırmak ihtiyacı’nın ifadesidir ve kapitalizm tarafından üretilmektedir. Çünkü kapitalizm insanları birbirinden soyutlamakta, onları rakip hale getirmekte ve sürekli birilerini ıskartaya çıkartmaktadır. Bu gelişmede, dünyanın ulus-devletlere bölünmüş olması çok önemli bir rol oynamıştır. Herkesin yaşamında önem taşıyan aidiyetler, her zaman, temel olarak bilinen, dilden, derinin renginden, ulusal kimlikten, sınıf ve dinden kaynaklanan aidiyetler olmamıştır. Faşizm döneminde eşcinsel bir İtalyan’ın durumunu ele alalım. Onun için kişiliğinin o çok özel görünümü önemliydi, ama sanırım işini yapması, politik tercihleri ya da dinsel inançları kadar değil. Birden devletin baskısı üzerine biniyor, aşağılanmakla, sürgünle, ölümle tehdit edildiğini hissediyor. Birkaç yıl öncesine kadar yurtsever, belki de milliyetçi olan bu adam resmi geçit halindeki İtalyan birliklerini gördüğünde artık sevinemeyecek,   tam tersine sırtını dönecektir. Ama bu sorunu oluşturanların ne iktidarların ne de sermayedarların sorun haline getirdikleri kesimlerle ilişkisi hiç bir zaman bozulmaz. Sorunlu hale gelen aslında hiçbir sorunu olmayanlarla sorun haline getirilmesidir. IRKÇILIĞA HAYIR...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri