İşçiler niçin sendikadan kaçar!  

.

Gaziantep’te sanayi oldukça ileri düzeyde, ancak bunun bir ayağı eksik oda üretimi yapan işçilerin büyük çoğunluğu sendikalı değil. Yaklaşık 200 bin işçinin çalıştığı sanayide sendikalı işçi sayısı 5-6 bin civanında. Bu rakam son derece komik ve de düşündürücü…Örgütlü olmayan ve demokratik taleplerinde birleşemeyen emekçiler hep ezilmeye sömürülmeye mahkumdur. Bununla da kalmaz bulundukları çevrede ya da ülkede demokrasiye de katkı sunamaz, tam tersine demokrasinin ve özgürlüklerin önünde engel olarak dururlar.Örgütlü toplumların olduğu ülkelerde demokrasi, özgürlük, barış daha çok etkindir, yaşam daha rahat ve adil olma yönünde ilerler. Değilse hep ezilmeye, sömürülmeye doğru ilerler, toplumda huzur seviyesi de düşük kalır. Onun için örgütlü toplum demek kalkınma demek, özgürlük demek, barış ve huzur demektir. Böyle bir yaşam tüm kesimleri rahatlatır ve fayda sağlar. Yatırımcı içinde, sanayici içinde, sıradan işçi ya da sendikacı içinde böyledir.Düşünün mutsuz bir işçi üretimde ne kadar başarılı olur ya da ondan ne kadar verim alınabilir, ya da ne kadar sorumluluk taşır, toplumsal olaylarda ne kadar yer alabilir ya da ne kadar çevresine yada kendine ne kadar duyarlı kalabilir?Evet, tüm bunlar iyi okunması gereken durum.Gaziantep gibi sanayisi hızla ilerleyen hatta Türkiye’de önemli bir sanayi potansiyeline ve ihracatına sahip Gaziantep, çalışanların sendikalı olması yönünde de aynı şekilde kendinden söz ettirebilmelidir.Peki, bu neden olmuyor burada sadece işverenleri yada yasaları bahane ederek gelişmelere seyirci kalmak doğru bir yaklaşım mı, hayır.Unutmadan, aslında yalnız Gaziantep değil, yanı başımızdaki Kahramanmaraş veya Adıyaman’da da aynı sorun var. Bence buralarda en büyük sıkıntı sendikalar ve onların yöneticileri olsa gerek.Sendika yöneticileri bu işe profesyonel gözle bakmak zorunda ve özellikle genel merkezler yurt genelinde örgütlü oldukları şehirlerde sendika yönetimleri ile sık sık bir araya gelerek hizmet içi eğitim başta olmak üzere yöresel sorunları tespit ederek çözümler üretmelidir yeni yeni işyerlerinde örgütlenme çalışmalarını aralıksız olarak sürdürmelidirler.Masa başında sabah 8, akşam 5 mesai ile sendikacılık olmaz, bu kafa ile de işçiyi örgütlemek olanaksızdır.Sanayide üretim yapan işçilerin birçoğu bugün 12 saat çalışıyor, asgari ücret ve altında maaş alıyor, hiçbir sosyal hakları yok, ikramiye yok, hiçbir güvenceleri yok, patronunu iki dudağı arasında çıkan ‘kovuldunuz’ kelimesi onların iş hayatını anında bitirebiliyor. Kim böyle köle yaşamda çalışmak ister ki…Ama siz yani sendika işçiyi kendisinden bir şekilde kaçırmış…O zaman asıl sorumluluk sendikacıya düşüyor. Eğer bu sektörde faaliyet gösteriyorsan sorumlu davranıp işçiyi aydınlatıp sahip oldukları hakları anlatacaksınız.Düşünün çoğu zaman bazı sendikanın başkanına gazeteci olarak biz bile ulaşamıyoruz, kaldı ki işçi ulaşıp sorununu paylaşabilsin. Böyle sendikacılıkta, örgütlenme olmaz. Bunu gören işçi gidip o sendikaya üye olur mu, ya da örgütlenmesinde yer alabilir mi?Sendikacıya sorarsanız işçi gelmiyor, işçi korkuyor, işçi söyle böyle tamamda siz önce işçiye güven vereceksiniz, sahada olacaksınız sahada. İşçinin çalışma koşullarını yerinde göreceksiniz sorunlarını yerinde görüp öğreneceksiniz ona göre çözüm üreteceksiniz, işverenlerin kapasını, aşındıracaksınız. Bugün gazetemizde yer alan haberde TÜM TİS Gaziantep Şube Sekreteri de aynı konu ile ilgili düşünceleri aktardı. Tespitlerimiz aşağı yukarı aynı.Yasaları demokratikleştirecek olanda, işverende hak edilen ücreti almakta, demokratik çalışma koşullarını oluşturmakta, güçlü sendikal örgütlerin yanısıra kararlı ve güven veren sendika yöneticilerine düşüyor. Yani samimiyet ve güven çok çok önemli. İşçilerde bunu gördükleri sendikalara gönül rahatlığı ile gider üye olur, olmalıdır da, başka türlü kurtuluşları yoktur.Sarı sendikacılık, hükümet yanlısı sendika ve yasaların antidemokratik olması gibi bahaneleri gerekçe gösterip, bunların arkasına sığınmak doğru bir duruş olmaz.Sendikaların işçiyi, işçinin de sendikaları sahiplenmesi dileğiyle….      

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri