Michel Foucault'a göre, bilgi, iktidarın devamlılığı açısından, yani iktidarın iktidarda kalabilmesi için ihtiyaç duyduğu çok önemli bir unsurdur. Onun bu bakış açısına göre de O, bilgi ile iktidar arasında iki türlü ilişki olduğunu düşünmektedir. Birincisi, O, bilgiyi iktidarın kendi maksatlarını gerçekleştirebilmek için kullandığı bir araç olarak görmektedir. Bu durumda bilginin oluşması en önemli faktör iktidar umutlarıdır. İkincisi ise her yeni bilginin oluşması aslında yeni bir iktidarın oluşması demektir ki bu düşüncede birincisini teyit etmektedir. Yeni iktidarın yeni bilgiler üretmesi, yeni bireylerin ve kurumların oluştuğu yeni bir toplumsal sınıf ve buna bağlı olarak yeni bir düzenini ifade etmektedir. Bu nedenle Foucault’un bilgiyi iktidar ile birlikte zikretmesi ve birbirinden soyutlayamaması aslında bilginin toplum tarafından değil de iktidar tarafında üretilmesi anlamındadır. Foucalt’a göre iktidarı güç, gücü besleyen de bilgidir.(1)
Bilginin gücü beslemesi, aynı zamanda topluma dil ile aktarılan yeni bir kültürün ontolojisi anlamına gelmektedir. İktidar yeni bir kitle kurgulamak istiyorsa eğer, önce dil üzerinde hegemonya kurmak zorundadır. Dil, kültür ve iktidar ilişkisinde belirleyici bir unsurdur. Kültür, topluma ‘’iktidar dili’’ ile aktarılacaktır.
Fransız Düşünür Michel Foucault, Duccio Tramadori ile gerçekleştirdiği bir söyleşide, yönetilme sözünü geniş anlamda kullanıyorum. Sadece devletin ve onu temsil eden insanların uyguladığı yöntemi değil, aynı zamanda kurallar aracılığıyla doğrudan ya da dolaylı etkileyişlerle gündelik hayatımızı düzenleyen insanları, örneğin kitle iletişim araçlarını kastediyorum.(2) demekle, kitle iletişim araçlarının günümüzde hakikatin merkezden oluşturulup kitlelere aktarılmasındaki başat rolünü ortaya koyuyor.
Gerçekten de ‘’hakikat sonrası çağ’’ (post-truth) olarak adlandırılan günümüz dünyasında ‘’yeni iktidar hakikati’, iktidarın aktardığı dil ve o dilin araçları olan kitle iletişim unsurlarıyla topluma adeta enjekte edilir. İktidar kendi hakikatini kitle iletişim unsurlarıyla ‘’toplumsal hakikate’’ çevirir. Birey için hakikat, ‘’merkez’ ’den gelen bilgiyle oluşur. Daniel Boortin bu yeni duruma ‘’hakikatin yerini inanılabilirlik almıştır’’ olarak açıklar.
Ralph Keyes,’’Hakikat Sonrası Çağ’’ adlı kitabında, iktidar diliyle oluşturulan ve benim ‘’yeni iktidar hakikati’’ olarak tanımladığım kavramı Jerry Lee Lewis’in bir dolu yalan önseziyle açıkladıktan sonra ekler; yalancılar her zaman var olmuş olsa da, yalanlar genellikle tereddüt ederek, bol miktarda kaygıyla, bir parça suçlulukla, biraz utançla, en azında, az biraz mahcubiyetle söylenirdi. Şimdiyse, zeki insanlar olarak suçluluk duymadan parçayı kurtarabilmek için gerçeği örtbas etmeye gerekçeler buluyoruz. Ben buna hakikat sonrası diyorum. Hakikat sonrası bir çağda yaşıyoruz.(3)
(1). Hacking, 2002, s.58 veFoucault, 2001, s.53,Aktaran Yasemin Apalı.2021
(2) .Aktaran.Özgür K.Aydemir Türkiz.2011
(3).Ralph Keyes.Hakikat Sonrası Çağ s.22
www.yenicizgihaber.com