.
Cizre’de günler süren bir vahşet var.Vahşetin boyutu gizleniyor; şehre HDP Eş Genel Başkanı, bakanlar ve milletvekilleri bile sokulmadı. Basın ve insan hakları kuruluşları engelleniyor.Ancak bazı kaynaklar giriş ve çıkışın yasaklandığı sekiz gün için ölü sayısını 14, bazıları 18 olarak veriyor. Dün bir kaynak ölü sayısını 20 olarak kayda geçti. Vahşet dinmiş değil, gözü dönmüş canilik tepeden başlayarak sürüyor.7 Haziran’da büyük bir tokat yemiş olan, tek başına Hükümet kuramayan ancak tüm yasa ve teamülleri katlederek ve adeta bir darbe yaparak iktidarı elinde tutan AKP yönetimi iktidarı sürgit elinde tutmak için ülkeyi ateş hattına çevirdi. Bunun başka izahı yok.Cizre’ye giriş ve çıkışları yasaklayarak ve tüm özel polis ve asker güçlerini silahlandırıp şehre sokarak günlerdir 90’lı yıllarda JİTEM’le yapılanları kat be kat aşan bir vahşet uygulanıyor. O yıllarda karanlık güçlerin “faili meçhul” olarak sergilediği cinayetler ve katliamlar AKP yönetiminde göstere göstere açık ve aleni yapılıyor.Ancak Cizre ve Kürt halkı AKP despotizmine, faşist uygulamalarına diz çökmüyor. Direnişi yeni bir safha kazanarak büyüceği görülüyor. Türkiye halklarının dayanışması, direnci ve direnişi ile birleştirilebilirse daha da büyücek ve sonuç alıcı olacaktır. Halklar harekete geçebilirse, şovenizm de kırılabilir, barış da demokrasi de kazanılabilir.Filistin’de İsrail askerlerinin zulmüne direnerek ve askeri tokatlayarak onun elinden çocuğunu alan anneyi alkışlayanların, Kürdistan’da 35 günlük bebelerin katline sessiz kalması, AKP’nin askeri gibi HDP binalarını ateşe verenleri seyretmesi ve zulme sessiz kalmalarını kıracak olan da Türkiye halklarının Batı’dan yükseltecekleri mücadeledir.Zira Cizre’de İsrail’in bile yapmadığı bir vahşete tanık oldu dünya. Bir anne katledilen yavrusunu günlerce buzla ovdu, derin dondurucuya koydu.Gidip kapağını açıp açıp baktı. Uyuyor mu diye yavrusunun üzerindeki örtüyü kaldıran bir anne değil o, kokuyor mu diye yavrusunun cesedine bakan bir anne…Şehir günler boyunca ağır silahlarla dövülüyor. Başını uzatan keskin nişancıların hedefi oluyor. Keskin nişancılar özellikle çocukları ve kadınları hedef alıyor.Çocuklar serçe gibi avlanıyor.Ve kendini ülkenin Başbakanı ilan eden Davutoğlu “Cizre’de ölen sivil yoktur” diyor.Bu ne insanlığa ne vicdana ne ahlaka, hiçbir insani ölçüte sığabilir mi?***Herkes yüzünü Cizre’ye dönmeli ve yaşananları iki boyutuyla görmelidir. Hem zulmün boyutunu hem de halkın direncini görmelidir. Ve de direncin direnişe evrilişini, kazandığı yeni boyutu…Cizre’ye doğru bakılabilirse AKP’nin, dolayısıyla devletin gerçek yüzü, onun zulmü, vahşeti, katliamlarını, hem de bir halkın tüm bu yaşananlara rağmen direncini, vakarını görmek ve anlamak mümkün olacak.Cizre özel olarak hedef seçildi ve Cizre buna uygun tutum aldı. Saray ve AKP kurmayları Cizre’yi özel olarak ele aldılar ve Cizre’ye özel muamele çekiyorlar. Sadece tarihteki yeri değil, yakın geçmişteki tutumu ve en son seçimlerde ortaya koyduğu tavırla özgürlük aşkına, eşitlik ve kardeşlik uğruna vermeyeceği bir bedeli olmadığını gösteren Cizre’yi ezerek Kürt halkı ve elbette Kürt halkının eşitlik, özgürlük ve kardeşlik mücadelesinde birlikte hareket eden tüm Türkiye halklarına, barışseverlere bir ders vereceklerdi! Hem diğer ilçeler için bir bahane uydurmuşlardı: Oralarda Öz yönetim ilan edilmişti.Ama Cizre’de Öz yönetim ilanı da yapılmadı. Sırf basın açıklaması yaparak düşüncelerini söyleyen, öz yönetimi, demokratik özerkliği, demokratik bir hakkı dile getirdikleri için hemen tüm ilçelerde gözaltına alınan belediye eş başkanları oldu. Ama Cizre’de bu ilan da yapılmadı.Fakat yine de en uzun yasak, en ağır silahlar, en özel birlikler, en özel keskin nişancılar Cizre’ye sevk edildi.Ama AKP’nin şehri kapatıp elektriksiz, telefonsuz, susuz, ekmeksiz, ilaçsız, hastanesiz bırakarak boğma hesabı tutmadı. Cizre, kendi direnişine bir de uzun yürüyüş kattı.HDP Eş Genel Başkanı, bakanlar, milletvekilleri ve halkın Cizre’ye gitmesinin engellenmesiyle birlikte, kendini dağlara vurarak Cizre’ye ulaşmaya çalışan heyet, tarihe yeni bir not düşmüş oldu.“Bize yol çok!”Kürt halkı yediden yetmişe dikkatlerini, yüreğini ve beynini Cizre’ye kattı!Ancak Türkiye halkları alması gereken tutumu almış değil. Türkiye halkları tüm kışkırtma ve çarpıtmalara rağmen bir avuç faşist güruhun HDP binalarını yakıp yıkması karşısında yer yer direniş ve dayanışma tutumu sergilemiş olsa da bu yetersizdir. Zulme ve katliama karşı hep birlikte tutum alınamaması, Kürt halkını mücadelelerinde alıkoymaz, ancak Türkiye halkları ve devrimcileri için tarihi bir (k)ayıp olur.