Nihayetinde pek kimse inanmadı.“Sen önce kendi içindeki IŞİD’i bitir” sesleri her taraftan yükseldi.Cerablus’a yönelik “Fırat Kalkanı” adını verilen ve aslında ABD başta olmak üzere AB ve diğer müdahil tüm emperyalist ve bölge gerici, egemen devletlerinin “Dur bir girsin, hiç değilse IŞİD’e karşı bir girişim görüntüsü yaratmış olsun, hem gazı alınmış olur” diyerek yol verdikleri ve arkasından hemen sınırını çizdikleri, hatta Biden’ın gelip dalına bindiği, Putin’in “Gözümüz üzerinizde” dediği, İran’ın “Operasyon Suriye yönetimi ile koordineli yapılmalıydı” dediği Cerablus operasyonunun IŞİD’e karşı yapılmadığını herkes, tüm dünya biliyor.Operasyon Kürtlere karşı... Hem de “Fırat Kalkanı.”AKP’nin gönüllü olarak IŞİD’e karşı savaş başlatacağına kimse inanmıyor.İçeride onca katliam gerçekleştirmiş olan IŞİD’in Türkiye’de nasıl da yuvalandığını, nasıl da desteklendiğini bilmeyen yok. IŞİD’in açtığı yoldan bazı yeni stratejiler planladıklarını defalarca söylediler.Değilse Şam’a nasıl gidilecek, Emevi Camii’nde nasıl namaz kılınacaktı.IŞİD yol açacak, Kürtler ezilecek, farklı inançları, halkları yok edecekti; bunlar da Sünni İslam Devlet(i)lerinin koordinatörleri, hamileri olarak caka satacaktı.MİT TIR’ları, sınır boylarındaki tesisler, eğitim kampları, hastaneler, petrol alış verişi, ticaret, para transferi ve daha bir çok olay ve gelişme yazılıp çizildi.Her ne kadar bu yazılıp çizilenlere sert çıkıp, hep iç içe oldukları ‘FETÖ’ye, dış güçlere, şuraya buraya bağlasalar da gerçek yok edilemiyor. Kimi gazeteler hedef yapılıp, bir bölüm gazetecinin anasından emdikleri süt burnundan getirilmeye çalışıldıysa da, gerçekleri gizlemek, üstünü örtmek, yok saymak mümkün olmuyor.Suruç’ta, Kobanê’deki çocuklara oyuncak, yürek dolusu sevgi taşıyan barış güvercinlerinin katledilmesi karşısında kılı bile kıpırdamayan iktidar gerçeğini kimse gizleyemez.IŞİD’in gerçekleştirdiği katliamları “öfkeli gençler”in eylemleri olarak sunmaya özel önem veren bu iktidardı.Ankara Gar Katliamı’nda yüz iki insanın katli göz göre göre gerçekleştirildi. IŞİD’in eli kanlı katilleri, canlı bombaları önceden biliniyordu, takip ediliyordu, dinlemeye alınmıştı, ama onların gelip Ankara’nın göbeğinde barış ve demokrasi isteyen gençlerin, kadınların, işçi ve emekçilerin kalbinde patlamasına seyirci kalındı. Sonrasında yaptıkları ise sicillerini daha da kabarttı, daha da kararttı.HDP mitinglerini kana bulayan bu çetelerin üzerine gitmediniz, keyiflendiniz.HDP binalarına bomba yerleştiren katilleri yakalayıp, hesap sormadınız.Sonra Sultanahmet’te Alman turistlere, İstiklal’de İsraillilere yönelik katliamlar gerçekleşti.Havaalanı Katliamı ve daha bir çok IŞİD eylemi karşısında her zaman “ılımlı” bir dil kullandınız, “İslami hassasiyetler”i gözeterek bu katil sürüsüne söyleyeceğiniz her sözün İslamcı kesimi inciteceğini, sizin “yanlış” anlaşılabileceğinizin hesabı içinde oldunuz.En küçük demokratik eyleme, yürüyüşe, basın açıklamasına, işçi direnişine, işçi grevine saldırıldı, yasaklandı, şehirler yerle bir edildi, gazeteler kapatıldı, gazeteciler tutuklandı. Operasyonlarla evler basan, evlerde suçsuz insanlar infaz eden tablo ortada, ama IŞİD’in burnu kanamadı sayenizde...Dolayısıyla IŞİD’e sizden bir zarar gelmez.Sizin esas meseleniz, Kürtlerin, işgal edilmiş toprakları birlikte yaşadığı halklarla yeniden özgürleştirip, birlikte bir demokratik yaşam kurma çabası, mücadelesi.Cerablusa yönelik operasyonun nasıl hazırlandığı, nasıl kotarıldığı hâlâ konuşuluyor. Bir kez daha yineleyelim;IŞİD zaten Cerablus’tan püskürtülecekti.Menbiç’in YPG’ninde içinde yer aldığı ama esas gücü halinde olduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin Menbiç’i aldıktan sonra Cerablus hayda hayda IŞİD’den temizlenecek durumdaydı.Bu boş bir değerlendirme değil. Zira Türkiye yönetimi üç yıldan beri “komşu” olduğu IŞİD ile oldukça “iyi” geçiniyordu. Bu sınır boyundaki 3-4 kapı yıllardır IŞİD’in elindeydi ve AKP iktidarı kapılardaki al-ver ilişkisinden oldukça memnundu.Ne olduysa Menbiç’in alınmasından sonra oldu.Ama Türkiye’nin daha fazla ilerlemesine de izin verilmeyecektir.Sıkışan Türkiye’nin bir nefese ihtiyacı vardı. Hem “darbe mağduriyeti” sadece AKP için değil ABD, Rusya, İran ve hatta Suriye için de iyi bir fırsattı. Böylece Türkiye bir figür olarak yeniden Suriye sorununa, ortak masaya dahil edilmiş oldu.
Hedef IŞİD değil, Kürtler
.