.
Geçen yıl Gezi direnişi 15 Haziran’a kadar, Başta İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antakya, Eskişehir, Mersin, Bursa, Gaziantep, Denizli gibi pek şehirde tüm hızıyla sürmüştü. Bu direniş sırasında Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalıtaş, Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Medeni Yıldırım, Ahmet Atakan, Hasan Ferit Gedik, Berkin Elvan hayatını kaybetti. Failler belli olsa da olmasa da mahkeme süreçleri çok zor ilerliyor. Katilleri ortaya çıkartılamıyor. Belli olanlar da bile tutuksuz yargılamalar yapılabiliniyor. Bu durum kamu vicdanında büyük yaralar açıyor.Gezi direnişimizin, 15–16 Haziran 1970 Şanlı İşçi direnişiyle de yakın ilgisi vardır. Gezi isyanı ya da direnişi esas olarak, 1908 Meşrutiyet devrimi, 1919–1923 arası Kurtuluş savaşımız ve Cumhuriyetin ilanı ile 27 Mayıs devrimi ve ardından hazırlanan 1961 anayasasıyla kazanılan hakların tekrar istenmesidir. Çünkü 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbeleriyle başta işçi sınıfının örgütlenme, toplu pazarlık ve grev yapma özgürlüğü olmak üzere tüm demokratik haklar en alt düzeye indirilmiş durumdadır. 12 yıldan beri hükmeden, AKP hükümeti, 12 Eylül düzenini bir şekilde sürdürmektedir. Hatta yargı alanında, yeni kısıtlamalar hayata geçirilmiş, 12 Eylül 2010 referandumuyla, yargı bağımsızlığı diye bir şey kalmamıştır.15–16 Haziran direnişinde, İşçi sınıfımız 1961 anayasasıyla kendine verilen özgür örgütlenme, toplu pazarlık ve grev yapma hakkını sonuna kadar savunmuştur. O yıllarda Süleyman Demirel’in başbakan olduğu Adalet Partisi hükümeti iktidardadır. Demirel parababalarının isteğiyle işçilerin haklarını kısıtlamak için anayasanın ilgili maddelerinde değişiklik içeren kanun çıkarır. Bunun üzerine Başta İstanbul ve Kocaeli olmak üzere yüzbine yakın işçi sokağa dökülür. Bu eylemde 1961 anayasası savunulur. Direniş sırasında, Yaşar Yıldırım, Mustafa Bayram, Mehmet Gıdak adlı işçiler polis müdahalesi sonucu gelişen olaylarda hayatlarını kaybederler. Bu direniş sonunda, Anayasa Mahkemesi ilgili kanun maddesini iptal eder.Geçen hafta 31 Mayıs günü tüm yurtta gezi direnişi anmaları yapıldı. Başbakanın emriyle, vatandaşlar Taksim’e sokulmadı. Eylemlerde çok sayıda vatandaş yaralandı. Halkın örgütlenme özgürlüğü, özgür demokratik seçim, laik eğitim, laik sosyal düzen isteği var. Halkın yaşam tarzına müdahale, inançlar üzerinden yapılan ayrımcılık toplumu parçalanmaya götürecek olan ciddi kırılmalar. Bu şekilde oluşturulan durum, vatandaşın gözünü önünde yaşanan, sınıfsal eşitsizlikleri unutturmayı amaçlıyor. Bu yağma düzeninin buna ihtiyacı var. Olayları emekçileri çıkarları açısından değerlendirmek, gerekiyor. Emekçilerin birliği ve birlikte örgütlü mücadelesi nedenle çok önemli.ercankosmanoglu@hotmail.com