Yeryüzünde bir ıhlamur olmak isterdim. Ihlamur gibi kokmak. Belkide bir serçe olmak isterdim, taşın arasına sıkışmış, bir damla suyu derya deniz su bulmuşçasına kana kana içmenin mutluluğunda bulmak kendimi. Yada hep çocuk kalmak.Her insan acıyı farklı yaşar. Bunu tarif etmek neredeyse imkansız. Hani bir an gelir nutkun tutulur tepkilerin yetersiz kalır.Boğazın düğüm düğüm olur. Yaşamla ölüm arasında git gel'ler yaşadığını hissedersin. Yok artık bu kadarı fazla dedikçe hayat seni dar bir cenderenin içerisine yavaş yavaş çeker. Akıl yoksunu bir süreçten geçersin umarsızca. Ortalık bela kokar acı kokar. Arafta bir yaşama merhaba dersin. Sen yaparsın o bozar. Sen düzeltirsin o dağıtır. Ne gariptir ki karşında kızıp kinini kusacağın birini bulamadığında işte o an anlarsın büyüdüğünü. Sonra yaralanmış, dağılmış, ezilip yıpranmış, kanar halde duygu parçalarını düştükleri yerden toplamaya başlarsın. Bazılarını bulamaz ararsın.Çaresiz teslim olursun, bu bir kabulleniştir belki de. Kendinle savaşırsın talihsizliğine acizliğine duramaz küfür edersin. Öfke sinsice sarar bedenini, yıldırım gibi çakar içinde öfke nöbetlerin. Adaletsizliği damağından çiğnemeden tatmadan geri tükürmek istersin. Gözlerinin önünde oynaşır göz yumduğun haksızlıklar. Ama nafile kaderin sergilediği bu gösteriyi bir köşede izlemekten başka çare yoktur bilirsin.* Her kabullenişte; hamsın, yanarsın, pişersin.* Her kaybedişte; kırılırsın, inancını yitirirsin, masumiyetini kaybedersin, sonra bir bakmışsın ki içindeki küçük çocuk kayboluvermiş.Hayat seni allar pullar koca bir insan yapar... Kutlarım en şahanesinden senin de bir masken var artık.
Gözünün Önünde Oynaşır Göz Yumduğun Haksızlıklar
.