Reis kızgın ve kırgın. Yeni mezun, eski mezun, uzman, tecrübeli, tecrübesiz doktorlar yurt dışına gidiyor. Henüz gitmeyenler gitmenin yollarını arıyor. Reis kelimeleri uzata uzata çıkışıyor.
-Giderlerseeee gitsinleeer. Biz de yerlerine yeni mezunları koyarız. En düşük maaş alan 8 bin lira alıyor. En yüksek 25 bin.
Yakınından, sağdan soldan mırıldanmalar olunca yumuşuyor.
-Gidenler gelirler.
“Yoksulluk sınırının 10 bin lira olduğu ülkemde 8 bin lira dediğimiz 8 depo benzin parası. 8 bin lira kazanmak için 18 sene ders çalışıp üniversite sınavında iyi puan alıp ilk 1000’e girmeye, ardından 4 sene gece gündüz çalışıp on binlerce Latince kelime ezberlemeye, ardından hastanelerde staja başlayıp 2 yıl çıraklık yapmaya, sonra atandığın hastanede hasta yakınlarından dayak yeme pahasına insanlara yardım etmeye çalışmaya, itiraz edince de polis kıyafeti giymiş değişik gençlerden dayak yemeye, itilip kakılmaya ne gerek var. Hiç okumayıp pazarda limon satsam huzur içerisinde 8 bin lira kazanırdım zaten. 600 bin lira orta sınıf otomobil fiyatı. 600 bin liram olsa kur korumalı faize koysam ayda 8 bin 500 alırdım. Bunca yıl dirsek çürüttüm orta halli bir otomobil parası etmiyorum. Ben ülkemi terk etmek ister miyim? Kolay mı başka bir kültürün içerisine gömülüp onlardanmış gibi yapmaya çalışmak. Kolay mı gümrük kapısında kafasındaki Sih sarığıyla seni sorgulayan British polise hesap vermek. Hayatında hiç ticaret yapmamış (Reis’e göre becerememiş), ülkemin her köşesinde halkına hizmet etmiş ‘Oğlum oku. Bileğinde bir meslek bileziğin olsun’ diyen rahmetli memur babamın sesi kulaklarımdayken kolay mı ülkemi terk etmek ” diyen doktor arkadaşıma ne diyeyim.
Gittiği yerde 8 bin alacak. Sterlin. Hesabını yapmış. Orta halli, dayaksız, copsuz bir yaşam. Çocuklarına iyi eğitim. İyi beslenme. 40 gün yaz tatili. Ve tüm harcamalar sonrasında cepte kalan 2 bin. Sterlin. Bizim paramızla 40 bine yakın, 5 doktor maaşı biriktirme parası.
Sadece doktorlar mı? Aselsan’da mühendis kalmadı neredeyse.
“Eğitim düzeyi arttıkça bize oy verenler azalıyor” gibi bir şey dememiş miydi iktidarın üst rütbelilerinden biri bir zamanlar. Gidenlere seviniyordur muhterem seçimler yaklaştıkça.