Jean Jacques Rousseau ünlü yapıtı Toplum Sözleşmesinde aklını yeni fikirlerle aydınlat ve kalbini yeni duygularla ısıt ki, varlığın genişlesin mutluluğun artsın der. Marx da Yahudi Sorunu Üzerine adlı yapıtında; İnsanlığın kurtuluşu, gerçek bir birey olarak insanın,soyut yurttaşı yeniden kendi içine taşıdığı, günlük yaşamında, işinde ve diğer insanlarla ilişkilerinde bir birey olarak kendi güçlerini toplumsal güçler olarak tanıdığı zaman tamamlanacaktır tespitini yapar.
Burada ne anlamalıyız?
Hiç şüphe yok ki, modernleşme çağıyla başlayan uluslaşma ve sağlıklı toplumun varlığı, aklın ve bilginin ön koşul yapıldığı bireyin eğitimiyle başladı. Ulusların ve devletlerin varlığı aydınlanmış bireyin aklına bağlandı.
Buradan sözü bize getirelim;
Türkiye yaklaşık son iki yüz yılını Osmanlı'da dahil bu coğrafyada hep sıkıntı ve endişeyle geçirmiş bir ulus.
Bütün kazanımlara rağmen yaşadığımız şimdiki Türkiye, ilerisi için umutların tükendiği bir dönemden geçiyor. Yukarıda, eğitimin önemine dikkat çekmemim nedeni bu gelecek endişesidir. Her hükümetle değil her bakanla yeniden program(sız)lanan bir eğitim sisteminin ortaya çıkardığı yurttaş profili gelecek için karamsarlıktan öte bir anlam taşımaz. Politikadan arındırılmış ve günlük siyasi çekişmelerin oyuncağı olmayan evrensel bir eğitim felsefesine acilen ihtiyacımız var. Geleceğin kurtuluşu bu eğitimin donanımı ile yetişmiş yurttaşlara bağlıdır.
Yaşadığımız ortak alanlarda insanlar arası ilişkilerin sıradanlığı, empatinin tükenmişliği, cinayetler ve suçların olağanüstü artışının nedenlerini ortaya çıkaracak otoritenin varlığından kesilen ümidimiz sorunun başka bir boyutu.
Kısacası özgünlüğün ortadan kalktığı büyük bir dejenerasyonun ortaya çıktığı toplumsal vaka ile karşı karşıyayız.
Bir de bu ümitsizliği destekleyen politik söylem ve dile ne demeli?
Bütün bu olumsuz tablodan çıkışımız, uzun vadede rasyonel akıl ve bilimle desteklenen bir eğitim seferberliğiyle mümkün olabilir.
Geleceğimizi değiştirmenin yolu, yeni bir politikayla yeni bir yurttaş yaratmadan geçiyor. Umutsuzluğun bir karabasan gibi üzerimize çöktüğü bu belirsiz durumda yine de ‘’şimdinin gücü’’ ile geleceği tasarlamak elbette mümkün.
Bütün olumsuzluklara rağmen, yaklaşık iki yüz yıllık değişim/dönüşüm ile ulaşılan modern cumhuriyetin verili koşulları ve eğitimli insan kaynağı ile geleceği kurtarmak hiçte zor değil. www.yenicizgihaber.com