Gaziantepli 100 Türk Büyüğü

.

Hulusi Yetkin, yüzlerce yapıt kazandırmıştı Gaziantep kültürüne  yaşamına

Herkes onu Avukatlıktan çok para kazanıyor sanırdı. Kazandığı paraları Kültür Derneğinin aylık dergisine, bu derginin yanı sıra çıkarttığı kitaplara yatırdığını düşünenler de vardı.

Gerçek şu ki, Hulusi Yetkin, özellikle Başkanlığının ilk zamanlarında, sadece ve sadece babasından aldığı harçlıkları kullanarak çıkartmıştır o güzelim Kültür Yayınlarını. Gaziantep’in yaşamına çok şey katan bu kitapların sayısı yüzleri aşmıştı sanırım.

Aralarında benim “Ben Seni Çok Seviyorum” adlı şiir kitabımın da bulunduğu Kültür Yayınlarının yıllarca sürebilmesi sadece ve sadece Hulusi Yetkinin özverisiyle sürmüştür.

Başlangıçta bir görevi geçici olarak kabullenmek biçiminde algılayan Yetkin, zaman içinde Kültür Derneğini yaşatmayı yaşamının amacı haline getirmiştir. Bundan sonradır ki ne Kültür Derneği kendisinden, ne de kendisi Kültür Derneği’nden vazgeçebilmiştir.

Kültür Derneği, yılını tam olarak anımsayamıyorum ama sanırım 50’li yılların ortasında sahipsiz kalmıştı. Kapanmak üzereydi. Benim gibi bir avuç genç bu güzelim kuruluşun kapanmaması için çırpınıyorduk. Ama sahilde dikilmiş, “Aman, boğuluyor, yok mu kurtaracak” diye bağırmaktan öte bir şey yapamıyorduk. Bağırmıyorduk bile belki. Umutsuzluktan sesimiz kısılmıştı.

O gün Derneğin Yıllık Genel Kurulu vardı. Kurul toplantısı Dayıahmetağa İlkokulunun bir sınıfında yapılacaktı.

Biz bir avuç genç, sabahın erken saatlerinde, erken dediysem ikinci kuşluk zamanı filandı, bir araya gelmiştik. Eski CHP İl Başkanlığı binasının altında, Tahir’in Taksi Yazıhanesi, Demokrat Ülkü Gazetesi, Sıhhi Banyo ile çevrili alandaki kahvehane bahçesinde oturmuştuk. Bir yandan çaylarımızı yudumluyor, bir yandan da kara kara düşünüyorduk.

Denize düşen adamı kurtaracak birini bulmaya çalışıyorduk. Öyle biri yoktu ne yazık ki ortalarda. Vilayetten görevli olarak gönderilmiş olan genç bir dernekler komiseri “Haydi çocuklar ne yapıyorsanız yapın. İşimiz gücümüz var…” diye bizi çıkıştırıyordu bir yandan da…

Tam bu sırada, kimbilir belki de günlük sabah yürüyüşünden dönmekte olan Hulusi Yetkin’i gördüm. Stadyum tarafından salına salına bizden yana geliyordu. O zamanlar bunca kilolu değildi. Önümüzden bizi görmeden geçip gidecekti belki de…

.”Buldum!” diye bağırdım. Arkadaşlar sevinçle benim baktığım noktaya baktılar, Onu gördüler.

“Hulusi Abi!” diye seslendim. Her zamanki güleç yüzüyle bize baktı. Geldi, yanımıza oturdu. Hiç bekletmeksizin konuyu açtık ona.

Kendisini Derneğimizi kurtarması için kurbanlık koyun seçtiğimizi söyledik. Güldü. “Tamam aağam, dedi. “Madem siz eyle uygun görmüşünüz, baş üstüne.”

Sevincimiz katmerleşti. Kalkıp toplantı yapacağımız yere gittik. Dayıahmetağa İlkokulunun sınıflarından birine girdiğimizde hepimizin de gözü onun üstündeydi.

O ise bizi görmüyordu bile. Buğulu gözleri sınıfın duvarlarını. sıralarını tarıyordu. Rastlantıya bakın, onun çocukluğunun, ilk öğrenim yıllarının geçtiği sınıftı bu sınıf.

Neler görüyordu o duvarlarda, sıralarda kim bilir. Çocukluğunu mu, öğretmenlerini, arkadaşlarını mı?.. Öğretmen kürsüsüne çıkıp şiir okuyuşunu mu? Alkışlandığını mı? Evet evet, yüzündeki gülümsemeye bakarsanız böyle bir şeyleri görüyordu o anda.

Ama çok geçmeden o gülümseyişinin yerini hüzün alıyordu. Dernek yüzünden, gelecek yıllarda çekeceği sıkıntıları mı duyumsuyordu bu kez de acaba?..

Kültür Deneğinin yeniden hayatta kalmasını sağlayacak olan bu genel kurulda, gündem maddelerini acele acele geçip seçimi yaptık.

Başkan Hulusi Yetkin oldu. Yönetime kimleri seçmiştik şimdi anımsayamıyorum. Kim bilir belki orada bile bulunmayan ama bizim gönlümüzde yer eden birileriydi mutlak.

Bütün bu anlattıklarımı sanırım Hususi Yetkin ağabeyimiz anımsamaz. Çünkü derneğin sahipsiz kalacağı korkusunu o sıralarda sadece biz bir avuç genç çocuk duyumsayabilmiştik. Bu korku bizde onulmaz izler bırakmıştı. Keşke bu sorululuğu biz bir avuç genç çocuk değil de kentin ileri gelen, mevki sahibi kimseleri duyumsamış olabilseydi...

Hulusi ağabey… Eğer yıllar yılı “Arkamdan iterek beni bu bela denizine kim attı…” diye düşünüp sorunun yanıtını bulamadıysan, itiraf ediyorum: Seni arkadan iten bendim!

Kimler vardı o gün suç ortaklarım arasında?

Yıllar geçince unutuluyor. Mustafa Bakkaloğlu, Cabir Tekin, Cahit Saraç, Fikri Öztan, Zihni Çalman…Bizim genç irisi çocukların gayri resmi Tiyatro derneği üye oyuncuları tam tekmil  orada mıydı?

Hulusi bey derneğe bir girdi pir girdi. Öylesine sahiplendi ki, kısa zamanda tüm Gaziantep etkili ve yetkililerine tanıttı bu kültür ocağını. İşi gücü bırakmış, kapı kapı dolaşıyor, şu Vali’ydi, şu Belediye Başkanı’ydı, şu Ticaret Odası, Esnaf Dernekleri Başkanıydı demeden Kültüre katkı isteminde bulunuyordu.

Çabaları boşa gitmedi. Onun uğraşları sonucu herkes birazcık olsun sorumluluk üstlendi. Artık bu gemi batmazdı. Çünkü iyi bir kaptanı olmuştu. Biz gençler birer ikişer ortadan yok olduk. Tüm yükü bu genç avukatın omuzlarına yükleyip tüydük.

Cumhuriyetten bir yıl önce yaşama ilk adımını atan Hulusi Yetkin Gaziantep’imizin Kültür Derneğini tam 22 yıl yürüttü. 1957’de yayımına başlattığı Kültür Dergisi’ni 1973 yılına kadar yaşattı. Elbette ki bin bir zorluklarına, ekonomik sıkıntılarına katlanarak… 66 kitap yayımladı. Bu 66 kitaptan kimilerinin imzası da kendisine aittir. Şimdi  “Şu kadar kitap yayımladı” demek elbette ki kolay. Bir tek kitabın bile yayımlanması bir asgari ücretlinin nerdeyse bir yıllık geliri kadarken 66 kitabın maliyeti kaça patlar?.. Bunu hesaplamak bile güç.

Ama o sarıldığı işi sonuna kadar direnerek yürüttü. Üye aidatlarından umut yoktu zaten. Resmi kuruluşlardan üç beş kuruşluk yardım alınabildi. Kitap satışlarından? Kulağasma…

Neyse ki bu zorlu mücadelede yalnız sayılmazdı Hulusi yetkin. Ona omuz veren yazarlar vardı. Kitaplar yazarak ona yardımcı oluyorlardı en azından. Bunların başında Cemil Cahit Güzelbey, Mehmet Solmaz. Uğurol Barlas vb. geliyordu.

Onun ne yaman bir işe soyunduğunu, ne zorlu bir işi uzun yıllar başarıyla sürdürdüğünü bugün çok daha iyi anlıyoruz.

Gaziantep kültürüne,  dolayısıyla Türk kültürüne verdiğin uzun emekler için sana binlerce teşekkür Hulusi ağabey!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri