Feray’ım, meleğim, canım kızım, bak ben ne buldum kardeşin Anıl senin için neler yazmış.Bunları okurken boğazım düğüm, düğüm oldu, yutkunamadım, kalbim duracak gibiydi. O kadar çok zorlandım ki okurken, gözyaşlarım sel oldu gülüm.Kardeşin, Selda Bağcan’ın şarkısını sana uyarlamış ve sürekli bu şarkıyı açıp dinliyor ve ağılıyor, beni gördüğü zaman hemen gözyaşlarını elleriyle silmeye çalışıyor aklınca, gözyaşlarını bana göstermemeye çalışıyor, ben üzülmeyeyim diye.Öyle bir hale geldik ki bir arayı üzmemek için gizli gizli ağlar olduk, onlar beni görünce gözyaşlarını gizlemeye çalışıyor, ben onları görünce gözyaşlarımı gizlemeye çalışıyorum. Allahım bu nasıl biracı, bu nasıl bir şey. Allah kimseye bu acıyı yaşatmasın benim çocuklarıma ve bize bu acıyı yaşatan bin beterini yaşasın inşallah.Ne kızım bunu hak etti, ne bizler bunu hak ettik. İnşallah kızımın kanı yerde kalmaz, hem bu dünyada, hem öbür dünyada adalet yerini bulur diye ümit ediyoruz güzel kızım. İnşallah tek temennimiz bu.Güneşe, yıldızlara sorar seni ararımYağmura, bulutlara sorar seni ararım Yorgunum aramaktan, gördüğüme sormaktanDön gel artık canım ablam dön gel Ağaçlar çiçek açtı, ayrılanlar kavuştuDön gel canım ablam dön gel Gözlerim yaşla doldu, sen yine de gelmedinDön gel bir tanecik ablam dön gel Günah değil gurbette ağlattın hasretinleNerdesin şimdi nerde sorar seni anarım Dön gel bir tanem dön gel, nedir ki sana engelDön gel canım ablam yeter artık ne olur dön gelKoca 5 ay geçti ardından ömürlere sığmayan özleminiellerinden öptüğüm güzel ablam...Ve ben hiçbir zaman kimsenin dayısı ve kimsenin küçük kardeşi olamayacağım, gezdiğimiz yerlerden, gittiğimiz yerlerden, güle oynaya geçtiğimiz yerlerden şimdi ben gözü yaşlı dönüyorum gidişine kaç kelime döksem, kaç kelime yazsam kaç gece ağlasam gelmeyeceksin, gelmeyeceksin. İşte buda zoruma diyor canım ablam, gelmiyorsun işte sana sarılmak ve koklamak varken, şimdi ise kara toprağa sarılıyor ve kokluyorum. Ben şimdi seni koklamak istiyorum, toprak mı koklayacağım? sesinle uyurdum ve seninle uyanırdım canım ablam ben geceleri sensiz uyuyamıyorum, çünkü sen toprak ben ise beden tek fark bu, ruhun kalbimde bedenin ise toprakta, ruhuna sarılıp koklasam, yeter her şey rüya deyip çıkıp gelsen kapıdan....senin geleceğin gün ben seni kapıda beklerdim dört gözle ama sen gelmedin tabutun geldi..Bunu bana ve bize yapmayacaktın abla, bu hayat şimdi sensiz çekilir mi. Benim iyi kalpli sevgi dolu, yardım sever canım ablam…Bir sabah uyandığımda kapı çalsa gelen Ablam FERAY olsa ve ben geldim dese biznen kalsa ve bundan sonra bizi hiç bırakıp gitmese…” diye yazmış kardeşin, canım gülüm kızım.Keşke oğlum, keşke hepimizin dileği o ama kelimelerin bittiği yerdeyiz.Her sabah uyanmadan önce gözlerimi açmadan önce Allahım ne olur, bu yaşadıklarımız rüya olsun Feray’ım, melek kızım, yaşıyor olsun ve ben gözlerimi açtığımda Feray’ım yanımda olsun ve bana hadi tontişim uyan, sabah oldu, sen hala uyuyor musun demesini isterdim, ama değişen bir şey yok, her sabah ayını kabusla uyanıyorum. Çünkü meleğim yok, melek olup gitmiş bu gerçeği bir türlü kabullenmek istemiyor beynim, ben onu hala mersinde okulda sanıyorum. Bu ne zamana kadar böyle sürer bilmiyorum ama meleğimin yokluğunu da kabullenmek istemiyorum, çünkü düşündüğüm zaman kalbim duruyor, nefes alamıyorum dünya başıma yıkılıyor.Gencecik bir fidanı toprağa vermek kadar, bu hayatta zor bir şey yokmuş. Bir anne, baba olarak, bu acıya yürek dayanır mı,. ? işte asıl sözün bittiği yer burası olsa gerek dostlar…
Feray’ım Canım Kızım
.