Bütün dünyanın gözleri önünde bir çifte standart uygulaması almış başını gidiyor. Buna itiraz edebilen ise Deniz BAYKAL’ dan dan başka kimse çıkmıyor.Avrupa Birliğinin lokomotif gücü olan Almanya koca Türk devletinin iki bakanının katılacağı toplantıları iptal ediyor. Hem de gerekçe olarak neyi gösteriyor biliyor musunuz? Efendim “ toplantının yapılacağı salon ve çevresi yeterli otopark kapasitesine sahip değil” miş. Bakkk sen şu işeee.Bre kardeşim sana ne. Yeterli otopark yoksa o civarda. Bizim insanlarımız kendi ülkelerinden alışıklar. Doluşurlar dolmuşa, otobüse ve varsa metrobüse gelirler toplantı salonuna. Sanki kendi ülkelerinde o tür toplantılara özel araçları ile mi gidiyorlar sanıyorsunuz? Ücreti ödenmiş ve kumanyaları bagajlara yerleştirilmiş otobüsler ile yüzlerce kilometrelik yola gidip Reisini veya onun adına konuşacak kişiyi alkışlamaya alışkın bir milletiz biz. Size mi kalmış bizim otopark sorunumuz?Hele şu Hollanda’ya ne demeli. Adam çıkmış yok efendim “ bizim topraklarımızda bulunan kamusal alanlar başka ülkelerin siyasal propaganda meydanları değil” diye yapılacak toplantılara izin vermiyor. Yahu biz sizin topraklarınızı işgale falan gelmiyoruz ki. Sadece gelip oralarda yaşayan Oy deposu olarak gördüğümüz yurttaşlarımız ile kucaklaşacağız. Dünyanın en demokratik Anayasasını hazırladığımızı anlatacağız. Ve inşallah Allah kısmet ederse onlardan bu referandumda oylarını talep edeceğiz.Şimdi siz çıkıp bize demokrasi dersi bile vermeye kalkabilirsiniz.Sizin mecliste 3 üncü çoğunluk partisinin genel başkanları ve milletvekilleri içerde tutuklu iken referandum yapıyorsunuz diyebilirsiniz.Siz, HAYIR çalışması yapmak isteyen dernekleri ve sivil toplum örgütlerini engelliyorsunuz diyebilirsiniz.Ülkenizin ana muhalefet partisinin bile propaganda otobüslerine alanlarda yer vermiyorsunuz diyebilirsiniz.Salan toplantıları düzenleyen muhalif kesimlere izin vermiyor, zor bela buldukları salonların elektriğini kestiriyorsunuz diyebilirsiniz.Kürsülerde konuşan hayırcı siyasetçilere fiili saldırılarda bulunanlara ses çıkarmıyor, saldırganı serbest bırakıyorsunuz diyebilirsiniz.Televizyonlara ve gazetelere gözdağı verip muhalifleri sansürlüyorsunuz diyebilirsiniz.Siz televizyonlarda her gün saatlerce konuşup, çarşaf çarşaf ilanlar verenleri destekleyip, muhaliflerin konuşturulmalarını fiilen engelliyorsunuz diyebilirsiniz.Evet oyu verecek olanları Cennet ile müjdeleyip Hayır diyenleri şeytana hizmet etmekle itham ediyorsunuz diyebilirsiniz.HAYIR’cıları terör örgütleri ile eşleştirip, tüm halkınıza gözdağı vermeye çalışıyorsunuz diyebilirsiniz.Hatta çıkıp, efendiler siz iki seçenekli bir tercih yaptığınız halde sadece evet diyecek olanlara izin verme gayreti içerisindesiniz bile diyebilirsiniz.İşte biz de bu durumda çıkarız ve size ne bütün bunlardan? Bunlar bizim iç meselemiz. İç işlerimize kimseyi karıştırmayız. Ayağınızı denk alın ve bu çifte standarttan vaz geçin. Sizin yaptığınız demokrasi ile bağdaşmaz. Siz kim, demokrasi kim deyiveririz Alimallah.Bakın daha haşmetli Reisimiz ağzını açmadı. Eğer bir konuşmaya başlarsa vallahi sığınacak delik bulamazsınız. Sizin oralarda bulunan yurttaşlarımıza bir emir verir bankalarınızda bulunan mevduatlarını çekmelerini sağlar ve ekonominizi yerle bir ederiz. Haberiniz ola.Olmadı, sizin oralardaki tüm yurttaşlarımızı kesin dönüş yaptırır, o devasa fabrikalarınızı işçisiz, caddelerinizi dönercisiz bırakırız. Daha ilerisini bile yaparız ama ben ukalalık etmek istemiyorum. Haşmetli Reisimiz herkesten daha iyi bilir size neler yapacağını.Ben naçizane sadece uyarı görevimi yaptım. Gerisi sizin bileceğiniz iş. Azıcık demokrat olun. AKePe li bakanlarımızın sizlerin ülkesinde miting ve toplantılar düzenlemesini engellemeyin kardeşim. Ve sakın ola bir daha bize demokrasi dersi vermeyin.
EYYY AVRUPAAAA….
.