“Eşeği saldım çayıra…”

.

SUYA DAMLALAR/FEVZİ GÜNENÇ “Eşeği saldım çayıra…” Nereden aklıma geldi sabah sabah Kazak Abdal’ın şu “Eşeği saldım çayıra” türküsü. Dilimden düşmez oldu.“Eşeği saldım çayıra/Otlaya karnın doyuraGördüğü düşü hayıra/Yoranın da avradını…Münkir münâfıkır soyu/Yıktı harap etti köyüMezarına bir tas suyu/Dökenin de avradını…Müfsidin(2) bir de gammazın/Malı vardır da yemezinİkisin meyyit namazın/Kılanın da avradını…” Benim kart sesimle dinleneceği yok türkünün. Dinleyen bir tek kendim olsam bile… En iyisi açıp google’dan dinlemeli.Açtım.Kıraç söylemiş en son. O da gerisini şöyle dillendirmiş: “Derince kazın kuyusun/İnim inim inilesinKefen dikmeye iğnesin/Verenin de avradını…Dağdan tahta getirenin/Mezarına götüreninTalkınını bitiren o/İmâmın da avradını…Kazak Abdal söz söyledi/Cümle halkı dahleylediSorarlarsa kim söyledi/Soranın da avradını…” Nakaratlarda yinelenen anasını sövgüsü “anasını” diye değiştirmiş google. Belli ki yuyuf Yusuf korkusundan yumuşatmak istemişler sözcüğü.Biz hem “Cennet analarımızın ayağı altındadır” deriz. Hem de öfkelendiğimiz kimsenin hiç suçu günahı olmayan anasına veririz kalayı.Işıklar içinde yatası İhsani kendisinden özgesinin şiirini dillendirmezdi. Kazak Abdal’ın “Avradını…” türküsü hariç.Bir zamanlar saz şairlerine ilgi yoğundu. Mahsuni, İhsani, Şahturna, İsmail İpek ve daha pek çokları kent kent dolaşır konserler verirdi.Mahsuni’nin Gaziantep’teki en büyük yazlık sinemada verdiği konserde giriş bileti kalmamıştı da dinletiyi çevredeki ağaçlara tırmanarak ya da köyden geldiği atının üstünde duvarların ardından izleyenlerin sayısı az değildi.İhsani konuk olmayı severdi. Kendisini bir gün Çapalı kötüne götürmüştük. 60’lı yıllarda TİP’ten milletvekili adayı olan ve kazanımı kıl payı kaçıran Muhtar Hamdoş’un konuğuyduk.O sadece ozan değil aynı zamanda eylem adamıydı. “Şöyle bir dolaşalım hele köyünüzü” diyerek önümüze düştüğünde, Hamdoş’un bir tarlasının topraktan çok kara taşlarla dolu olduğunu görerek önümüze düşmüştü.Kendisi, konuklar, köylüler, hep birlikte bir iki saat içinde ayıklamıştık tarladaki tüm taşları.O çalmıştı, biz de kendisine katılarak söylemiştik güncel türküleri. Güncel diyorsam siyasal eleştirilerdi, taşlamalardı elbette söylenen.Şahturna’yı evimize konuk etmiştik. O da Ankara’ya gittiğimizde bize görmeyen gözleriyle temizleyip pırıl pırıl yaparak pişirdiği balıkları ikram etmişti.Güzel günlerdi o türkülü günler. Artık ne o ozanlar kaldı ne de sesini ozanlarca yükseltebilecek yürekli yurtseverler… Hepimizi de pıstırdı günümüzün şu despot tek adamı.   

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri