Ensar

.

Sonu besbelli olan Suriye olayları yeni başlamıştı. Emperyalizmin çömezleri ve bu faciayı fırsata çevirme heyecan ve gafletindeki o günün Türk büyükleri, bugün kabul etmeseler de Şam’daki Emevi Camii’nde namaz kılarak Ebu Sufyan’in torunu Yezid’in ruhu ile aynı oksijeni solumaya karar vermişlerdi.  İslam tarihini en iyi anlatan Antony Queen’li “Çağrı” filmini kendi cebinden Hollywood’a çektiren kardeş Kaddafi’nin su borusunun içerisinde sıkıştırılıp katledilmesinin görüntüleri beyinlerden silinmemiş ve etrafa saçılan kanı henüz kurumamış, İzmir’deki komuta merkezinden havalanıp Müslüman Libya halkının üzerine bomba yağdıran NATO uçaklarının sesi kulaklardan gitmemişti. Kanuni Sultan Süleyman devrindeki Osmanlı sınırlarının hayali ile uyuyup, Vahdettin’in sınırlarıyla yatağından fırlayanların ellerinin altında NATO’nun ikinci büyük ordusu vardı ve hayallerin gerçek olmasına ramak kalmıştı. Ama işte ne olduysa o anda oldu. Eskinin Moskof’u eskinin kardeş Esad’ının yanında yer almış, “Sıkıysa gel Şam’da 2 rekat namaz kılıver” demişti. İşin içerisinde Moskof’u görenler “Pozdrav, biz daha sonra kazasını kılarız hatta size 20 milyar dolarlık nükleer ihalesini, S-400 ihalesini veririz, Suriye’den kaçan 5 milyon kardeşimizi alırız, İdlib’te sıkıştırdığınız radikalleri temizlemenize yardım ederiz. “Biz Ensar’ız” demeye başladılar. Sonuçta milyarlarca dolar gitti, para ve sabır bitti, gelenler, gidenler birbirine düşman oldu ve devletliler, “Ne Ensar’ı kardeşim geleni geri postalıyoruz. Bayramlık gidebiliyorlarsa, seyranlık da gidebilirler” demeye başladılar.

Şimdi ağlaşıyorlar, “Doğu sınırımıza binlerce Müslüman yığılıyor, geçişlerini engelliyoruz, yakaladığımızı geri gönderiyoruz” diye.

Ne oldu Ensar’lık?

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri