Ekoloji hareketleri ne yapmalı?

.

Ekoloji, çevre, doğa hareketleri ne yapmalı aslında sorulması gereken acil bir soru. Bu alanda bazı pratikler mevcut yani bir tahribattan sonra alanlara dökülmek yapılacak olan tahribatı durdurmak konusunda çok az başarılıyız. Yöntemi sorgulamalayız . Bu temel tahribatları önlemenin  en büyük mücadelesi bilincin oluşturulması çabasıdır. Eğer bilinçten başlamazsak olayların vehamettine ulaşamayız.  Bilinçten  söz açılmışken eğitimin önemi açığa çıkıyor. Bu bilinç oluşumu çekirdekten yetişme tarzı ile yapılmalı özgür ortamda yapılmalı ve yaşamda rol modellenerek yayılmalı. Yerel yönetimlerde bu bilinci almış kişiller bu eğitim süreçlerinden geçmiş kişilerin yer almaları gereği elzemdir.Pratik olarak ekoloji, çevre, doğa hareket ve dernekleri bu bilinci açığa çıkarmak için konferanslar, paneller,  programlar yapılmalıdır. Her şehirde her hafta her ay gidebileceğin bir etkinlik olmalı, bilinci ve kişiliğine katkı sunabilecek etkinlikler olmalıdır. O zaman belki bir başlangıç olmalı. Kentsel dönüşüm adı altında şehirlerimiz her gün katlediliyor, kimliği yok ediliyor ama buna maalesef hiç bir şekilde ne tepki ne muhalefet oluşmuyor. Bunun birinci nedeni başta bahse konu ettiğimiz bilincin oluşmamasıdır.  O zaman bu bahsettimiz  sivil toplum hareketlerinin birincil amaçları eğitim ve bilinçlendirme olmalıdır.‘’Çağımızın ekolojik problemlerinin tehlikesi ve özü, Bookchin’in dediği gibi, bu toplumun -geçmişteki tüm toplumlardan daha çok- organik evrimi bozuyor olmasıdır. Tabii ki insanın bu organik evrimin dışında olmadığını hatırlatmak önemlidir. Daha da önemlisi; doğal evrim tarafından oluşturulan insanın, doğal evrim tarafından kendisine bahşedilen potansiyelleri sonucu önemli bir noktada olduğunun vurgulanmasıdır. Zira artık insan kendini var eden evrim sürecinin yönünü belirleyebilme yetisine sahiptir. Yani insanlar şimdi hiç olmadığı kadar hayati bir yol ayırımına gelip dayanmışlardır. Ya bu sistemin temel çelişkilerini görmezden gelip -hiyerarşi sistemi ve sınıfları- var olan yıkıcı sistem içinde yok olmayı bekleyecek; ya da tahakkümü bertaraf eden özgürlükçü demokratik yapılanmalarla oluşan ekolojik bir toplum yaratacaklardır. Başka bir yol yok. İşte Toplumsal Ekoloji, şu anki sınıflı ve hiyerarşik topluma alternatif özgürlükçü ekolojik bir toplum hedefler.Buradanda anlaşılıyor ki hiyerarşiye karşı mücadele edilmesi bu alanda da bir bilincin açığa çıkması gerekir.  Eğer bu gerçekleşmese sürekli sınıflar birbirine karşı kulanılacaktır. Nitekim hiyeraşiden kasıt doğanın ne denli sömürüldüğü talan edildiği durumdur. Yani günümüz deyimiyle doğaya patronluktur.Tabiki bu bilinçlendirme çalışmaları salt anlatarak sonuca varılacak bir konu değildir. Bir yaşam haline getirme ve birlikte yaşama iradesi ve pratiği olmalıdır. Bu da bu devasa kentlerde olacak durum değildir. Halkın doğa ile buluştuğu ve pratik sergilediği alanlar olmalıdır. Köyler , kasabalar, komünler onun için çok önemlidir. Çünkü yaşamsal pratiklerdir.MARKA  KENTLERE HAYIR.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri