Dinlenmek herkesin hakkı…

.

Geçen iki hafta boyunca Akdeniz’de,  Mersinden başlayarak, Muğlaya kadar uzanan sahil şeridinde ailece tatilimizi yaptık. Ülkemiz tatil için çok güzel, ama bu olanaklardan tüm vatandaşlarımız ne yazık ki yararlanamıyor. Geçtiğimiz bölgelerden 4 tane antik kent, Aspendos, Kaunos ve Knidos’un yanından geçtik. Ksantos (Xanthos) antik kentini de ziyaret ettik.  Tarihin ve doğa güzelliklerinin bir arada olduğu ülkemiz, dünyada tüm insanlar için çekici bir merkez. Biz ise bu hazinenin değerini bilmiyoruz. Daha doğrusu bu değer vatandaşımıza öğretilmiyor. Sahillerimiz özellikle Antalya bölgesinde büyük otellerce parsellenmiş. Otellerin olmadığı yerlerde de, tüm sahil yazlıklarla kaplanmış. Çok değerli tarım arazileri bu şekilde ortadan kaldırılmış. İki yıl önce kısa bir Selanik turu ile Yunanistan’a gittiğimde, sahillerde hiç kimseye yazlık yapma izni verilmediğini görmüştüm. Yaz-kış oturuluyor ise o yapıya izin veriliyormuş. Zengin bir ülke değiliz ama tüm sahillerimiz ikinci konut olarak yazlıklarla dolu. Oysa o yazlıkların parasıyla yüz kez yaz aylarında bir aile tatil yapabilir. Hem de tarım arazileri yok olmaz.Olayın diğer yönü toplumun büyük çoğunluğunu oluşturan işçi sınıfının, tatil hakkından yoksun oluşudur. 1961 anayasasının 44. Maddesinde, her vatandaşın dinlenme hakkı olduğu belirtilmiştir. Ücretli hafta ve bayram tatili ve ücretli yıllık izin hakkı kanunla düzenlenir şeklinde yazılmıştır. 1982 darbe anayasasında da aynı cümleler vardır. Ama bu anayasada işçilerin örgütlenme, toplu sözleşme ve grev haklarına çok büyük kısıtlamalar getirilerek, işçi sınıfı sendikasız ve örgütsüz hale getirilmiştir. 12 Eylül 1980 faşist darbesine kadar, 15-16 Haziran büyük işçi direnişi gibi direnişlerle kazanılan haklar ortadan kaldırılınca, işçi sınıfı da dinlenme hakkı büyük ölçüde yok edilmiştir. Bölgemizde Milli ve Dini Bayramlarda fazla mesai vermeksizin işçiler çalıştırılmaktadır. En son yapılan değişikler ile de işçilerin Pazar tatilleri kaldırılmıştır.Olması gereken yıllık izinlerin kesintisiz olarak kullandırılması ve yıllık izinlerde tatil yapmak için çalışanlara ek katkı verilmesidir. Bugün pek Avrupa ülkesinde tatile çıkan işçiye bir maaş civarında tatil parası ödenmektedir(1). İşçi Sınıfı her şeye rağmen örgütlü olmak zorundadır. Sermayedarların aşırı örgütlü, İşçi sınıfının aşırı örgütsüz olması sonucunda, büyük bir gelir adaletsizliği ortaya çıkmaktadır. Tatil yapamayan, haftalık izinlerinin bile doğru dürüst kullanamayan bir işçi, erken yaşta pek çok hastalığa yakalanmaktadır.Geniş bir çerçeveden baktığımızda, tüm dünyanın imrendiği tatil olanaklarına sahip olan ülkemiz rant uğruna, bu özelliklerini kaybederken, toplumun çok büyük bir kısmı da bu olanaklardan yararlanmamaktadır. Olması gereken tüm halkın, ülkemizin bu geniş tatil olanaklarından yararlandırılabileceği bir düzen oluşturmaktır. İşte o zaman vatandaş kıyılarında da, tarihi dokusuna da çok iyi sahip çıkacaktır. 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri