.
GAZİANTEPLİ 100 TÜRK BÜYÜĞÜDilbilimci Ömer Asım Aksoy’un Dilci Kayınbiraderiydi Ahmet Bayaz (3) Askerlik sonrası Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’ni bitirdi.Dilciliğe karşı duyduğu özel ilgi, onu Türk Dil Kurumu’na çekti. O yıl kuruma birkaç çalışan alınacaktı. Dayısı Ömer Asım Aksoy’un ise önemli görevi, saygınlığı vardı orada.Konuyu Ömer Asım dayıya açtı. Dayı, başını iki yana salladı.“Hak etmişsen girebilirsin. Hak etmemişsen benden sana yarar yok. Sınava gir; kazanırsan, çalışırsın.”Alır mı bir kara düşünce Ahmet Bayaz’ı? Gerçi “dil”e özel ilgisi vardır. Dayısının dille ilgili tüm kitaplarını içmiş, yutmuş, hatmetmiştir.Bununla da kalmamış, dile değin ne bulursa okuyup nakış gibi işlemiştir hafızasına. Çağın önemli dilcisi, edebiyat eleştirmeni Nurullah Ataç’ın tutkunudur. Onun yazılarının her birini de bir kez okumakla yetinmez.Sınava girer. Çıktığında şaşkındır. Sorular ona o kadar kolay gelmiştir ki… Sonunda en yüksek puanlardan birini alarak torpilsiz olarak Türk Dil Kurumuna memur olarak girer.Buradaki çalışmaları takdir görür, kısa zamanda sıra memurluğunu aşan önemli görevler üstlenir.1981 yılında TDK’da buluştuğumuzda durumu buydu. Ben 12 Eylül sonucu emniyetin bodrum katındaki göz altılığımı sineye çekmiştim.Kısa süreli Garnizon tutukluluğunu, Ermeni Kilisesinden bozma Hapishane konukluğumu yaşamıştım. O sıralarda yayımlamakta olduğum günlük Ortam Gazetemi kapatıp Ankara ya göçmek zorunda bırakılmıştım.Artık Başkentliydim. Buradaki dostlarımı arayıp sormaya başladım. Ahmet Bayaz’la Türk Dil Kurumu’nun girişinde karşılaştığımızda nasıl da coşkulanmıştık ikimiz de.Beni Kurum Dergisinin yönetimini üstelen Ali Püsküllüoğlu ile tanıştırmıştı.“Çocukluk arkadaşım Fevzi Güneç… “ diye tanıtmıştı beni ona. “Öykücü… Pazar Postasında çıktı ilk öyküleri…”Sevecenlikle dolu gülümsemişti Ali Püsküllüoğlu.“Biliyorum…” diyerek elini uzatmıştı bana. Hararetle sıkmıştı elimi. Bu el sıkışın sıcaklığı bile mutlu olmama yetmişti.Söyleşmiştik üçümüz bir süre.“Türk Dili’ne öykü versene…” demişti bir ara Şair Ali Püsküllüoğlu. ‘Sevinçle vereceğimi’ söylemiştim.Hiç duraksar mıydım? Hemen ertesi gün üç beş öykümü birden getirip teslim etmiştim Ahmet Bayaz’a. O öykülerimin hepsi de yayımlanmıştı Türk Dili’nde.Aralarında “Küçük Zeytin Ağacıyla Çocuk”, “Pembe Çiçek Açan Badem Ağacı”, “Büyük Kuşlar Küçük Kuşlar, “Kan Portakalları” da olan öykülerim… Onları, eklerle birlikte “Işık Olsun Yolumuza Anısı” kitabımda toplamıştım sonraları.Ahmet Bayaz, 1964-1983’de Atatürk’ün Türk Dil Kurumu’nda çalıştı. 1972’de TDK üyeliğine seçilerek getirildiği yönetmen’lik görevi Kurumun, 12 Eylül’ün İhtilal Komitesince çıkarılan bir yasa ile devlet dairesine dönüştürülmesine dek sürdü.Bu durumu kabullenemediği için 15 arkadaşı ile birlikte Eylül 1983’te Kurumdaki görevinden kendi isteği ile ayrıldı.1984’den sonra reklamcılık ve ticaretle uğraştı. 2OO1-2002 yıllarında Çağdaş Türk Dili dergisinin Yazı Kurulu üyeliğine seçilerek derginin yayım çalışmalarına katıldı.2 Ciltlik Nazım Hikmet Özel Sayıları onun görev aldığı dönem içinde yayımlanmıştır.Hazırladığı veya hazırlanmasına emek verdiği kitaplardan Türk Dili Dergisinin 30 yıllık “Dizin”i (Eylül 1951-Aralık 1981) 3 cilt, “Türk Dil Kurumunun 40 Yılı” 1972 sayılabilir.TDK’nin (1964-1983) düzenlediği bilimsel kurultaylara ilişkin kitaplarla Dil Derneği yayınlarından “Yazım ve Sorunları” (2001), “Türkçenin Kullanımında Karşılaşılan Sorunlar ve Çözümleri” (2002) adlı kitapları basıma hazırladı.Son çalışması, dayısı Ömer Asım Aksoy’un, 30 yılda hazırladığı “Gaziantep Ağzı” kitabının yeni basımını yayına hazırlamak oldu. Gaziantep’te Gazanfer Sağlam dostumuzun Sertaç Bilişim Ajansınca yayımlanacak olan üç ciltlik kitabın sayfa sayısı artık binlerle ifade ediliyor. Bu yapıtın yayına hazırlama süresi bile 2 yılı buldu.Şimdi amatör olarak toprakla uğraşıyor, Ahmet Bayaz dostum. Emekliliğin, yazlıktaki bostanında hormonsuz salatalık vb. yetiştirmenin keyfini yaşıyor.Kimi zaman Egedeki yazlığında, kimi zaman başkentte, arada bir de Gaziantep’te geçiriyor günlerini.Biz, onu seven dostlarıysa, bu yaz da kentimize gelmesini sabırsızlıkla bekliyor, o eski sıcak dostu bir kez daha kucaklamanın özlemini yaşıyoruz. BİTTİ