.
Yıllardır bana gelen sorular arasında gözüme çarpan en iç acıtıcı sorulardan biri şudur; “Şu bisiklet derneği ile, o bisiklet derneği, bu bisiklet grubu neden aynı şehirde bir araya gelmiyorlar? Neden ayrılmalar oluyor? ”Birçoğunuzun bildiği gibi Gaziantep'te 2009 yılından beri durmaksızın, bisiklet kültürü, çevrecilik, engelliler ve toplumsal duyarlılık içeren benzer projelerle topluma ve halka hizmet veren Gaziantep bisikletçileri grubu adıyla daha sonra Gaziantep Bisikletçileri Derneği ve son isim değişikliğinden sonrada Turkuaz Bisiklet Derneği adlı ekibin kurucusu ve seçilmiş başkanıyım. Bu süreçte her gün en az 1-2 saatimi uyumadan evvel çaba gösterdiğimiz alanda halkımız tarafından gelen soruları cevaplamaya harcadım. Bu sorularda sıksık rastladığım bu soruyla karşılaştım. Aslında cevabı her ne kadar aşikar ve bedihi olsa da bu cevabı dile getirmenin can sıkıcı olmasından ziyade negatif etkilerinin de olacağını düşünerekten çoğu zaman cevaplamaktan uzak duruşumuz. Ama bu soruya artık denk gelmemek adına köşe yazımda cevabımı özetlemek istedim.CEVAP:İnsan evladının ne kadar bencil olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Bunu bilmek o kadar kolay ki herkesin kendi hayatını gözlemesi bunu ispatlayacaktır. Bu devirde insanların büyük çoğunluğu yaptıkları uğraşlardan bir şeyler kazanmak peşinde, hatta çoğu nasihat edenlerden duyarız ki, “karşılığını alamıyorsan iyilik yapma”, “sana değer vermiyorsa verme”, “kedi nankördür yemek verme”, “sana faydası olmayanla gezme”, “parasız adamla işin olmasın”, hatta insanlar birbirine hakaret ederken birbirlerini köpek veya eşşek gibi değerli mahlûklara benzetirler. İnsanın bencilliğine kanıt olabilen çok daha canlı örnekler vermem gerekirse eşref-i mahlukat olup da, cehennemle korkutulup cennetle ödüllendirilen, kul olup cenneti kendimize layık görüp bir menfaat peşinde tanrıya tapan çok insanımız var. İşte bugibi insanlar çoğunlukta oldukları için dernekler ve grupların kurucuları, başkanları yahut üyelerinde bile çok gözümüze çarpar.4 Nisan 2014 tarihinde Gaziantep'te derneklerin başkanlarının davet edildiği bir toplantıda 1500 dernek başkanının katıldığı o toplantıda fark ettim ki çoğu kişinin dernekçilikten amacı birrant elde etmek, çevre edinmek, proje yapıp para kazanmak veya hiç olmazsa lokal açıp içkili mekanlar açıp vergiden kaçmak. Devletin kontrol edip denetlediği bu resmi dernekler bu durumda ise normal grupları siz hesaplayın artık. Bir topluluk, grup veya dernekte amaç sadece hizmet ve faydalı olmak değil ise ayrılmalardan çok ne olabilir ki. Zaten bilenler bilirler ki dernekçilik kolay işler değil ve başkan denilen kişi gece gündüz sorumluluklar altında olup daha çok hizmet vermek için neler yaşadığımı bir ben bilirim. Uzun lafın kısası Gurup başkanlarınızı ve dernek başkanlarınızı iyi seçmelisiniz. Kimin yanında olacağına karar verdiğinizde iki tarafı dinlemelisiniz veya ciddi araştırmalar yapmalısınız. Haksızların yanında duran cahil bir halkımız olduğu müddetçe, iyi niyetler peşinde olan insanlar verdikleri emeklere lanet okur kenara çekilirler.