Gaziantep ve Adana aralarında 220 km. olan iki şehrimiz. İki şehrin de farklı özellikleri var. Adana Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren tarımsal üretimden, sanayi üretimine geçiş örnekleri gösteren bir şehirdi. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra sanayi üretimi giderek düştü. Gaziantep ise, tarımsal üretimde farklı özellikleri olan (Antep fıstığı, üzüm) , sanayi üretiminde ise, geleneksel özellikleri aşamamış bir ilimizdi. Fakat özelikle hanlarıyla, ticari hayatın çok canlı olduğu bir şehrimizdi. Bu yönüyle de üretimden kopuk bir sınıf olan Tefeci-Bezirgânlık Adana’ya göre daha egemen durumdaydı. Şehirlerin ekonomik alt yapıyla olan ilişkisi, kültürel hayatını da doğrudan etkiliyor. 1980’den önce Güneydoğu’dan Adana’ya göç edilirdi. Son 30 yılda artık yakın bölge Gaziantep’e geliyor. Sanayi üretimi şu anda Gaziantep’te daha yoğun.Gaziantep, derslik başına düşen öğrenci sayısı en çok olan şehirlerimizden birisi durumunda. Sürekli derslik ve öğretmen açığı var. Adana okullaşma açısından çok daha iyi durumda. Tüm bu ekonomik ve sosyal ilişkilerde deki farklılığı Kitap fuarında çok iyi görüyoruz. Bu yıl dokuzuncusu yapılan Çukurova Kitap Fuarına Adanalılar büyük kalabalıklar halinde gelip kitaplar alıyorlar. Özellikle Mersin’den de çok sayıda kitapsever Adana’ya kitap fuarına akın etmiş. Ben de bir grupla birlikte kitap fuarını Pazar günü ziyaret ettim. Özelikle gençler ve çocuklar kitaplar alıyorlardı. Tübitak’ın kitap reyonundaki evrimi ve temel bilimleri anlatan pek çok kitap yoktu. Son gün olmasına rağmen oldukça kalabalıktı. Fuarda yer alan yayınevi sayısında da bir azalma vardı. Vatandaşımızda hala bir okuma sevdası var. İşin güzel olan tarafı da bu.Gaziantep şehrimizde kitap fuarı şöyle dursun Alış Veriş Merkezleri dışında kitapevi sayısı bir eli parmaklarını geçmiyor. Bundan yedi-sekiz sene önce organize edilen kitap fuarları kendi maliyelerini karşılayamadığı için tekrarlanamadı. Gaziantep’te vatandaş kitap okumuyor. Annesi, babası kitap okumayan çocuk ya da genç, kitabın önemini kavrayamıyor. Okumuş işsizleri de görünce, “okuyan da işsiz kalıyor okumayan da, niye okuyup da kendimi yorayım” diyenler, epey bir kalabalığı oluşturuyorlar. Bir de son yıllarda AKP iktidarının eğitim düzenini ters yüz edip, laik bilimsel eğitim yerine, 4+4+4 medrese düzenini getirmesiyle birlikte okullarda okuyup adam olmanın önü bir şekilde kapanmış oluyor. Artık okullarımızda sınırlı, suya sabuna dokunmayan bir akademik eğitim veriliyor. Bilimsel eğitimin içinde dinsel referanslar konularak, eğitimin bu özelliği ortadan kaldırılmış olunuyor. Bu medrese düzeninde zaten kitap okunması da pek istenmez. Çünkü kafanın çalıştırılması yerine, kafanın çalıştırılmaması daha ön plandadır. Öğrenciler öğretileni kabullenmek zorunda bırakılır bu medrese düzeninde. Gaziantep şehrinde yaşayanlar olarak, en az komşu ilimiz Adana kadar kitaplara sahip çıkmak zorundayız. Biz anne-babalar kitap okuyalım ki; çocuklarımız da kitap okusun.XXXDün Kilis’te havan topuyla vurulduğu açıklanan okulları da Gaziantep Kilis Tabip Odası olarak ziyaret ettik. Bu İki vatandaşımızın hayatını kaybettiği saldırıda çok sayıda öğrenci de hayatını kaybedebilirdi. AB-D emperyalizminin son 30 yılda kan gölü haline getirdiği bölgemizdeki, savaşın bu kadar yakınımıza gelmesi çok acı bir durum. Halk olarak aklımızı başımıza almalı, ülkemizi hep birlikte bu tezgâhtan çıkarmalıyız.ercankosmanoglu@hotmail.com
Çukurova Kitap Fuarı…
.