Yıllardır olağanüstülüklerle yaşayıp duruyoruz.İçeride, dışarıda hiç fark etmiyor.Her iki tarafta da gereğinden fazla gerginlik, sıra dışılık ve olağanüstülüklerimiz var,Dur durak bilmeden sürüp giden.Yaşadığımız olaylar öylesine derin izler bırakıyor ki; gündelik yaşamımıza, iç dünyamıza kadar etkileniyoruz.Terör, darbe girişimi, sınırlarımıza tehdit, kavgalarımız.Kolay işler değil ki yaşadıklarımız, geldiğimiz nokta.Bazen insanın aklına gelmiyor da değil. Bizim gibi olağanüstülükleri yaşamayan ülkelerde, akşam haberlerinde seyircilere ne sunuluyor?Haber–tartışma programları nasıl konu buluyor?Gündelik siyaset olmadan,Adalet sistemi masaya yatırılmadan,Demokratik standartlardan, özgürlüklerden söz edilmeden,Toplumdaki ayrışma ve kutuplaşma konuşulmadan,İnsanı, toplumu, eğitimi, sağlığı, bilimi, geleceği tartışıp konuşmak.Bu ortamda bunlar bize şimdilik hayal gibi geliyor.Bunları düşlemek, merak etmek şimdilik uzak olabilir.Ancak asla olanaksız gelmemeli.Ayrıca bizim de hakkımızdır, gerginlikten ,olağanüstülükten uzak olmak ya da az etkilenmek.Olağanüstü halin kalkması çoğumuzun beklentisi.İşadamlarının örgütü konuya "dış yatırımcının olağanüstü hal olan ülkeye gelmeyeceğinden" bakarak, OHAL'in kalkmasını talep ediyor.Sermayenin bakışı bu olabilir. Belki de "bitmeli" savını güçlendirmek için bunu da söylüyor olabilirler.Demokrasisi gelişmiş, güçlenmiş,Yargısı sorunlarından arınmış, güven duyulan,Farklılıkların bir çatışma değil, renklilik olarak görüldüğü huzurlu bir ülke.Bu bizim en doğal hakkımız, olağanüstülük adına ne varsa her şeyden önce yatırım için değil, bizim için, insanımız için bitmeli.
BİZİM İÇİN
.