Bir gazeteci daha tutuklandı...

.

 Deniz Yücel’i de tutukladılar.Herkes kendini bize göre ayarlayacak, bize uyarlayacak...Bak, onca gazeteyi nasıl dize getirdik, nasıl koca bir havuz medyası kurduk demeye getiriyorlar.Sonra Amiral Gemisi’ymiş, yok şu medyaymış, buymuş...Hepsini nasıl hizaya getirdikleriyle övünüyorlar.“Burası Türkiye” diyorlar...“Buradan çıkış yok!”15 Temmuz güzellemelerinden sonra hızla terfi edip Saray’ın gözdesi oluveren Doğan Medyanın Hande Fırat’ı nasıl bir anda hedef haline getirildi.“Biz karargah muhalefetten rahatsız demek istedik” deseler de, ayar çekilmekten kurtulamadılar.Açıkça ilan ediyorlar; bizden olursun, ya teslim olursun, ya da düşman ilan edilir cezasını çekersin...Deniz Yücel’in tutuklanması içeriye ve dışarı bu yönlü çarpıcı bir mesaj...Şu DİTİP’li imamlar sorunu, Almanya’ya karşı iç kamuoyu ve Almanya’da yaşayan Türkiyelileri çizgiye çekme hareketi.Hele bir de şu 16 Nisan referandumu gündemdeyken ve işler de giderek sarpa sarmaktayken, MHP ortaklığının işe yaramadığı görülmüşken böylesi gazetecilere hiç tahammül edilemezdi...Deniz Yücel’in tutuklanmasıyla birlikte “Tüm dünya bize düşman...” edebiyatında Türk’ün Türk’e propagandasında ve din simsarlığında yeni ekmek de çıkabilir... “Evet”i anlatmak bu kadar zorken, Türk ve İslam malzemesine sarılmak ve ırkçılıkta sıçrama, içerideki milliyetçiliği kışkırtmada yeni bir malzeme olabilirdi.Nihayetinde havuz medyasının önden gideni Sabah gazetesi ve televizyonları “Deniz Yücel gazeteci mi PKK sözcüsü mü?” haberlerini yaydı. Sonra ağız birliğinde yarıştılar.Yücel, “Halkı kin ve tahrikte sevk etmek ve PKK propagandası yapmak” iddiasıyla tutuklandı. Hem ‘FETÖ’yü da övmüş... Tam 54 haber sayılıp dava konusu edildi.“Emekli konsolos ve siyaset uzmanı” unvanlı abuk sabuk, akla ziyan değerlendirmeler yapanlar oldu. Vahit Özdemir isimli eski konsolos “Deniz Yücel’in basın kartı var mı yok mu” diye soru bile sorabildi... Deniz’in Alman istihbaratına çalıştığını iddia edebildi. Hem Alman hem PKK istihbaratı... “Almanya Türkiye’nin gelişmesinden, ilerlemesinden rahatsız”mış.Yani Deniz Yücel işi öyle az buz bir iş değilmiş...İşin esası şu ki, ta Almanyalardan gelip de öyle soru sormak, olur olmaz yerlere girip çıkmak, Şırnak’tan, Cizre’den, yakılan, yıkılan şehirlerden, HÖH’ten, PÖH’ten, onların ta yatak odalarına girip karargah kurmasından, “Geldik yoktunuz” diye yazdıkları duvar yazılarından söz etmek, onları paylaşmak, Almanya’nın çok okunan gazetelerinden Die Welt’e yazmak, oradan dünyaya haber yapmak...Eh, bunların bir bedeli olmalıydı...Sonra IŞİD ile, bilmem hangi Selefist örgüt ile pişirilen işlerden bahsetmek, Cumhurbaşkanının damadının akçeli işleriyle ilgili haberler yapmak, AKP hükümetinin icraatlarını yazıp, yaymak öyle kolay iş değildi...Deniz Yücel bir gazeteci olarak daha bir çok gelişmeyi izlemiş, araştırmış, yazmıştı.Ama “burası Türkiye’ydi.Şimdilerde “evet” demeyenin neyle karşılaşacağının bilinmediği bir Türkiye...Ya iktidarın her icraatına alkış çalıp, “evet” diyeceksin, ya da haddini bileceksin...Ancak bu defa baltayı taşa vurdular...Alman pasaportu yaşayan Deniz Yücel’in tutuklanması Türkiye-Almanya ilişkilerinde ciddi bir krize kapı araladı.Die Welt bir Alman gazetesi.  Deniz Yücel Almanya pasaportlu bir gazeteci, yazar... Gazetenin Türkiye temsilcisi, muhabiri...Deniz’e de Türkiye’deki özgür basın geleneğini sürdürmekte kararlı gazetecilere reva görülen neyse o uygulandı, ve uyduruk gerekçelerle tutuklandı.Deniz Yücel, Metris Cezaevinden sevk edildiği Silivri Cezaevinde tutuluyor. Cezaevinden  yazdığı mektupta “Mahkeme gerekçesi beni güldürüyor” diye dalga geçmiş.Yücel ile birlikte Türkiye cezaevlerindeki tutuklu gazeteci sayısı da 152 oldu.152 gazetecinin tutuklu olduğu bir ülkede kimse demokrasinin varlığını kanıtlayamaz. 152 gazetecinin tutuklu olduğu bir ülkede ne basın özgürlüğünde, ne düşünce, ifade ne de toplantı özgürlüğünden söz edilebilir.Ancak Türkiye Almaya ilişkileri krizde yeni bir boyut kazandı...Türkiye’de tutuklu Alman vatandaşları var...Türkiye’nin bir süreden beri 10’dan fazla Almaya yurttaşına giriş-çıkış yasağı koyduğu biliniyor.Biriken sorunlar vardı. Deniz Yücel’in tutuklanması ilişkilerin tuzu biberi oldu.Almanya’daki iki belediyeler AKP’li Bakanları Bozdağ ve Zeybekci’nin “evet” amaçlı toplantılarını güvenlik ve park gerekçesiyle iptal etti. Bakan Bozdağ, bu durumu demokrasiyle bağdaştıramadı.Genel tablo bir yana önceki gün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü mitingi ve etkinlikleri de üst üste yasaklandı.Bozdağ’ın Almanya’nın toplantı yasağı eleştirisinin gerekçelerini duyanlar ise Türkiye’de olup bitenlere bakıp gülmekten kendilerini alamamış olmalılar. 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri