Bina çekme mesafeleri ve trafik

.
Kent trafiği tam bir curcuna, giren içinden çıkamıyor. Hele birde bunun yanında uygun olan olmayan demeden her yere  kondurulan parkomat uygulaması insanı iyice çileden çıkarmaya yetiyor. Bunlara birde üstüne üstelik, bina çekme mesafelerine kondurulan gece kondu tipi cafe, Restaurant, ticari yerler yada buralara park edilen araçlar yok mu, yaşanan araç ve yaya trafiği rezilliğinin tuzu biberi oluyor.Bu kenti yönetenler halen bu sorunu ya görmezden geliyor yada kendince bulduğu geçici çözümler ile idare etmeye çalışıyor. Ama şehir bunu kabul etmiyor çünkü her geçen gün gelişiyor araç sayısı yaya sayısı sürekli artıyor, yollar ise hep aynı...Sorun bu kadar kangrenleşmişken hala mastır planı gibi kentin bütünlüğünü kapsayan bir plan niçin hazırlanıp uygulamaya konulmaz anlamış değilim. Giderek sıkışan bu şehri başka nasıl kurtaracaklar valla akıl ermiyor. Geçenlerde AKP il başkanı daha sonrada Şehitkamil Belediye Başkanı Rıdvan Fadıloğlu bulvarlara yada caddelere her sokaktan giriş var bunlar kapatılıp belli noktalarda giriş verilmeli gibi bir iddia ile soruna çözüm bulunacağını düşünüyorlar galiba. Bu olacak iş mi. Zaten tıkalı olan trafik bu şekilde daha da kilitlenecektir. Böylesine teknik konular tahminle çözümlenebilir mi. Nerdeyse 100 metrede bir trafik lambası olan bir şehirde böyle öneriler çözüm olabilir mi ?..DEĞİRMİÇME'DEKİ KAZALARBir diğer eksiklik trafik levhaları ile uyarıcı ışıklar yada hız engelleyicilerinin yokluğu sık sık ölümlü, yaralamalı ve maddi hasarlı kazalara yol açıyor. Örneğin kimi caddelerde sürekli kaza olur. Yakın bir örnek verecek olursak kent merkezindeki Değirmiçem Mahallesi Özgürlük Caddesi ile Süleyman Kuranel Caddesinin kesiştiği noktada, her ay 3-4 kaza meydana gelir. Yetkililere bu kadar yakın olan semtte böylesine ölümlü, yaralamalı ve maddi hasarlı  kazalar nasıl dikkat çekmez. Yani çok mu zor orada bir inceleme yapmak, geriye doğru kaza sayısını tespit edip çözüm üretmek. Yani bir hız engelleyici koymak için Ankara'dan onay mı bekliyorlar.XXXSiyasetin dili son yıllarda oldukça sertleşti sertleştikçe kırıcı ve olumsuz olmaya başladı. Aslında toplum da bu dili kullanır hale geldi. Dolayısıyla hiçte tepki görmüyor hatta  özellikle siyasetteki lider düzeyinde isimlerin bağırma, çağırma tarzı konuşmaları destek buluyor, ilgi görüyor. Oysa nezaketlik, erdemliktir, bir insan için doğru olanıdır. Toplum hoş görülü ve alçak gönüllü siyasetçileri kendine örnek alsa aslında bu ülkede çok daha güzel şeyler hayata geçirilir. Şu günlerde konuşulan, tartışılan, eleştirilen yolsuzluk ve rüşvet operasyonu ile ilgili hükümet olayın üzerine gitmesi gerekirken,tersine sert söylemler ve de kamu görevlilerinin yerlerini değiştirerek olayı kapatması bireylerin devlete olan güvenini tümden sarsmıştır. Yargı, vali, kaymakam, polis hatta diğer kurumlar ve büyük elçilere kadar tüm kamu çalışanlarının  birer AKP memuru gibi hareket etmeye zorlanılması bu devlete olan güveni derinden zedelemiştir. AKP kendini iktidarda tutma uğruna devlette ve halk nezdinde derin bir yara ve iz bırakmıştır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri