.
Son günlerde çok çarpıcı, şaşırtıcı olaylar yaşanıyor. Yaşanıyor yaşanmasına da toplumun tepkisi ne oluyor? Olanların sıradanlaşması ya da kanıksanması sonucu mu, ama bir tepkisizlik ki bu kaygı yaratıyor.Bunun birçok nedeni var ama en önemlilerinden biri, olup bitenlerden çoğunluğun haberinin olmaması ya da olup da seyirci kalmasıdır.Bundan iktidarın yaptıklarını yapmamış, yapmadıklarını da yapmış gibi göstermek istemesinin toplumda kabul görme algısı da çıkarılabilinir. Ya da medyanın da rolüyle açıklanabilir.Bir çatışmasızlık sürecinin en önemli kazanımının cenazelerin kaldırılmaması olduğu ileri sürülüyor. Oysa gerçek öyle mi? Hemen her gün Kürt illerinden, ilçelerinden cenazeler taşınıyor.Daha geçtiğimiz günlerde beşi çocuk yedi kişinin Cizre’de öldürülmesinin açıklaması ne? 11 yılda 241 çocuk öldürülmüş Diyarbakır’da 872 çocuk fişleniyor, potansiyel suçlu ilan ediliyor.Cesetlerin çıkarıldığı başka bir yer ise cezaevleri. Son on beş günde beş kişi yaşamını yitirdi. AKP işbaşına geldiğinde 57 bin olan mahpus sayısı, 158 bine ulaşıyor.Bu köşeyi izleyenler bilirler ki, sıkça söz ettiğimiz cezaevlerindeki koşullar nedeniyle adeta mahpuslar ölüm sırasına giriyorlar. Her geçen gün hasta sayısı artıyor. Son bir yılda 40 mahpus yaşamını yitirdi. Cezaevlerinde ölüm sayıları yedi yılda yüzde 125 artmış. Şimdi 247’si ağır 649 hasta mahpus acil tedavi ve salıverilmeyi bekliyor.Demokrasi, hak ve özgürlük sıralamasında Türkiye her yıl en alt sıralara düşüyor.Başta ifade ve basın özgürlüğünün nefes boruları kesiliyor. Hala 32 gazeteci cezaevinde. Bir yıl içinde 217 gazeteci darp edildi. 900 gazeteci, yazar ve medya çalışanının işine son verildi. 83 gazeteci istifa etti. Hemen her gün katledilmiş bir gazetecinin anısına etkinlikler düzenleniyor ve faillerinin bulunması isteniyor. Yaklaşık beş ay önce Adana’da ensesinden vurularak öldürülen Azadiye Welat gazetesi dağıtıcısı Kadri Bağdu’nun faillerinin izi bulunamıyor.Sınır Tanımayan Gazetecilerin, 2014 Basın Özgürlüğü sıralamasında 180 ülke içinde Türkiye 154. sırada yer alıyor.The Economist Dergisi’nde “2014 yılı demokrasi endeksi”nde Türkiye 167 ülke sıralamasında ise 98. Sırada olup, Kırgısiztan ve Uganda’dan sonra geliyor.Ülkeyi yönetenlere bakarsanız her şey güllük gülistanlık ama, gerçeğin öyle olmadığı görülüyor.Kobani 6-8 Ekim Direnişi, kamu düzeni ve güvenliği gerekçesiyle çıkarılmak istenen “İç Güvenlik Paketi”yle herkes suçlu ilan edilmeye kalkışılıyor.Şimdi böyle bir ortamda seçin sürecine giriliyor. Her alanda olduğu gibi yine temsilde adaleti gözetmeyen, ayrımcı, eşitlikçi olmayan bir yarış başlıyor. Önce üyesi olunan hiçbir toplulukta bulunmayan yüzde 10 baraj, diğer yanda da siyasi partilere yapılan hazine yardımı bunun en çarpıcı örneği.Yerel seçimlerde hazineden üç partiye yapılan ödeme, 315,7 milyon TL’yken, genel seçimlerde ise 530 milyon TL ayrılmış. İki yıl içinde de bunun 853 milyona çıkacağı bildiriliyor.Ne yapılırsa yapılsın ayrımcılığın ve adaletsizliğin yol açtığı, işsizliğin, yoksulluğun ve baskıların sürüp gitmeyeceği görülüyor. Yunanistan’da Radikal Sol Koalisyon (SYRİZA), “Değiştirebiliriz” ile İspanya’da Birleşik Hareket (PODEMOS) “Yapabiliriz” rüzgarı bizde de HDP ile “Yeni Yaşam”ı kurabilir izle sürecek görünüyor.Bu arada Kobani’den en kısa zamanda gelecek zafer haberi Türkiye’de de umudun ve zaferin yolunu açacaktır.Az kaldı, sıra artık yeter diyenlerde…